Erzurum Çifte Minareli Medresesi, tarihi yapılarının arasında yer alan ve dünyaca ünlü bir anıt olan Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alır. Erzurum’un eski merkezlerinden biridir ve bu eski yapının gizemini keşfetmek için birçok ziyaretçi çekmektedir. Eser, II. Mehmet döneminde inşa edildi ve çift minareli medrese olarak bilinmektedir. Yapı çok sayıda muazzam süslemelerle ve bölgeselinin en önemli tarihi yapılarından biri olarak milattan önceki 15. yüzyıla dayanmaktadır.
Nerede ve Nasıl Gidilir
Erzurum Çifte Minareli Medresesi, Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan Erzurum’un merkezinde yer alır. Ziyaretçilerin Erzurum iline doğrudan uçuşla ulaşması mümkündür. Daha sonra, havaalanından medreseye ulaşmak için taksi veya otobüs kullanılabilir. Medrese, Erzurum’un merkezinde yer almaktadır ve bu nedenle de kolayca ulaşılabilir.
Gezilecek Yerler
Erzurum Çifte Minareli Medresesi’ne gidenler, Erzurum’un diğer çekici gezilecek yerlerini de keşfedebilirler. Erzurum Kalesi, Ulu Cami, Köprülü Medrese, Erzurum Müzesi ve Ulu Cami çevresindeki çarşıda gezilecek yerler arasındadır. Bölgenin önemli manevi yerleri arasında, Horasan ve Şeyh Yusuf Manastırları; İspir’in Şeyhçalı Külliyesi; Elmalı, Hevselan ve Kasım Paşa Camii; Kureyş Paşa Külliyesi; ve Aralık’ın Süleyman Paşa Külliyesi diğerleri arasındadır.
Erzurum Çifte Minareli Medresesi, tarihi yapıların en seçkinlerinden biri olan Erzurum’da gezilmesi gereken bir yerdir. Bölgedeki diğer çekici gezilecek yerleri keşfetmek için çok sayıda ziyaretçi, bu tarihi eserin önemini keşfetmek için bu bölgeyi ziyaret etmektedir. Tarihi bir yapının gizemini keşfetmek için Erzurum Çifte Minareli Medresesi, Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan Erzurum şehrini tercih edebilirsiniz.
@halilgulsen
Anadolu Selçuklu mimarisinin en büyük boyutlu medresesidir. Çifte Minareli Medrese Erzurum'un sembolü haline gelen bir Selçuklu eseridir. Genelde 13'üncü yüzyılın sonlarında yaptırıldığı kabul edilmektedir. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın kızı Hundi Hatun veya İlhanlı Hanedanları'ndan Padişah Hatun tarafından yaptırılmış olabileceği düşüncesi ile adına Hatuniye Medresesi de denilmektedir. Yaklaşık 35x46 metre boyutlarında olan medrese iki katlı, dört eyvanlı ve açık avlulu medreseler grubunun en önemli örneğidir. 26x10 metre ölçülerindeki avlusu, dört yönden revaklarla çevrilidir. Avlunun her iki tarafında öğrenci ve öğretmen odaları sıralanmaktadır. Medresenin zemin katında on dokuz, birinci katında ise on sekiz odası bulunmaktadır. Girişin batısındaki kare mekân, mescid olarak kullanılmıştır. Güneyde ana eyvanla birleşen, altında mumyalığı bulunan kümbet, Anadolu'da çağdaşları arasındaki en büyük türbe olma özelliğine sahiptir. Gövdesi on iki köşeli olan kümbet dıştan külah, içten kubbe ile örtülüdür. Saçağı, süsleme şerit ve silmelerle bezenmiştir. Çifte Minareli Medrese'nin özellikle taç kapısında bulunan bezemeler, Selçuklu taş süslemesindeki derinliğin ve estetik anlayışın muhteşem örneklerini oluşturmaktadır. Bezemelerde ağırlıklı olarak bitkisel ögeler kullanılmıştır. En çok palmet ve rumi motifleri kullanılırken, her ikisinin de birbiri ile uyumu dikkat çekmektedir. Taç kapının batı tarafına Orta Asya Türkleri'nin simgesi olan çift başlı kartal, ağzı açık iki yılan ve dilimli yapraktan oluşan hayat ağacı işlenmiştir. Doğu tarafında bulunan simetriğinde ise yaprak ve kartal işlemesi yer almamaktadır. Taç kapının iki yanında yükselen sırlı tuğla ve tuğla ile örülü, motiflerle bezeli minarelerin boyu 26 metredir. Minarelerde turkuaz rengiyle dikkat çeken panonun içinde Arapça "Allah" yazmaktadır. Harap halde iken Osmanlı padişahlarından 4. Murad tarafından tamir ettirilen ve bir süre "tophane" olarak kullanılan medrese, 1942-1967 yılları arasında Erzurum Müzesi, günümüzde ise hem müze hem de resim sergi salonu olarak hizmet vermektedir.
@kadirbilgili
Anadolu Selçuklu eseri. Görmeye değer gerçekten.
@aylinmirvasagla
Çok beğendim, mutlaka görülmesi gereken bir yapı. Ana kapısından çıktığınızda, sağdaki tepelerde kurulu tabyalari da görebiliyorsunuz. Çifte Minareli Medrese 13. Y.y. Selçuklu mimari örneği. Birbirinin aynısı gibi görünen ama usta-çırak ilişkisi ile hikayelendirilen eşsiz minarelerindeki işçilik kesinlikle görülmeye değer. Hatta bir sergiye denk gelebilirseniz bazı odaları da görebilirsiniz.
@selimsunar
Bir Erzurumlu olarak ve çifte minareli medresenin karşısında yıllarca oturmuş biri olarak bizim simgelerimizden biri olan medresemiz uzun yıllar restorasyon gördü. Biz bile uzun süreler medresemizi göremedik. Sonuç iyi mi kötü mü bilmem ama en net bildiğim şey eskiden biz hep misafirlerimizi gezdirirken o meşhur usta çırak hikayesini anlatirdik. Şimdi artık ben bile ayırt edemiyorum hangisi yamuk hangisi düz ? (Bilmeyenler için hikaye söyle yapım aşamasında bir usta ve çırağı minareleri yapılmaya koyulur. Birini usta diğerini de çırak yapar. En son tamamlamaya yakın usta bakar kendinin yaptığı minarenin şekli yamuk çırağının yaptığı düz olmuş. Uzun süre ahali onunla ve ustaligiyla dalga geçmiş. Bunun üzerine kendine ve gururuna yediremeyip yapmış olduğu minarenin üzerine çıkarak kendini aşağı atar ve hayatını kaybeder. O gün bugündür usta ve çırağının eseri Erzurum'un baş köşesinde durur.)
@erimkadioglu3954
Tarih kokuyor. Biz gittiğimizde üniversitenin mezuniyeti olduğundan şehir dışından gelen öğrenciler ve veliler nedeniyle yoğundu. Güzel bir resim sergisi vardı. Canlı gözle görülmesi gereken Selçuklu mimarisi özellikle minareleri. Küçük küçük odalar müzeye dönüştürülmüş. Kafanızı eğerek giriyorsunuz. Elbiseden tut el yazmalarına ve takıya kadar güzel eserler var. Erzurum’un merkezinde olması çok büyük bir avantaj.
@zekiozyurt6587
İçkale’de yer alan ve Hatuniye Medresesi adıyla da bilinen Çifte Minareli Medrese, 35 × 48 m. boyutları ile Anadolu’nun en büyük Selçuklu medresesidir. Kitâbesi bulunmadığı için inşa tarihi bilinmeyen yapının, doğu duvarının aynı zamanda kale surunu teşkil etmesi, duvar işçiliğinde malzeme ve yapım farklılıkları olması gibi sebeplerle muhtemelen XII. yüzyılın ortalarına ait bir Saltuklu yapısının kalıntıları üzerine inşa edildiği sanılmakta ve inşa tarihi olarak da XIII. yüzyılın sonları düşünülmektedir. Çok harap bir vaziyette iken IV. Murad (1623-1640) tarafından tamir ettirilerek top imalâthanesi haline getirilen bina daha sonra tekrar medrese olarak kullanılmış, Cumhuriyet döneminde ise bir süre için müzeye çevrilmiştir; halen boştur. İki katlı ve dört eyvanlı - açık avlulu medrese tipiyle ve taçkapının iki yanına eklenmiş payandalar üzerinde yükselen iki minaresiyle Anadolu Türk mimarisi içinde önemli bir yere sahip olan Çifte Minareli Medrese’nin en fazla dikkat çeken tarafı ön cephesidir. XIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle medreselerin cephe kompozisyonuna katılan çeşme, niş, pencere gibi unsurlar bu binada da yer almakta, ayrıca Anadolu Selçuklu mimarisinde taçkapıların yan yüzleri süslenmediği halde bu medresede bir istisna olarak buraların da süslendiği görülmektedir. Taçkapının derin nişi çeşitli genişlikte palmet motifli beş sıra şeritle çerçevelenmiş ve üzeri mukarnaslarla örtülmüştür. mihrâbiyeler nisbeten sade, kapı kemerinin yanları ise tamamen bezemesizdir ve Selçuklu taçkapılarının çoğunda bulunan kabara şeklindeki süs unsurları burada yoktur. Şerefeden yukarısı yıkılmış olan her iki minarenin de kaideden en üst noktaya kadar yüksekliği 26 metredir. Tuğla minareler asabalı olup asabaların aralarındaki yivler üçgendir.
@bilalmucuk9982
Harika bir şekilde restore edilmiş. Binanın taş yapısı ve duvarlardaki mimari, motifler harika. İçerisindeki odadiklarda Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait sosyal ,ekonomik ve kültürel ögeler sergileniyor. Türk İslam dünyasına damga vurmuş bazı isimlere de yer verilmiş. Kesinlikle ziyaret etmeniz gerekn bir mekan.
@mahookuzey
Yakın zamanda çevre düzenlemesine cidden önem verilmesiyle birlikte daha bi ön plana çıkan taaa atalarımız Selçuklulardan günümüze kadar gelen mesaj niteliğinde oyulmuş ve yontulmuş taşlardan ibaret insana güven veren harika bir yapı. "Korkmayın! Bu vatanda bugün nasıl biz nöbetçiysek, sizin zamanınızda da nöbetimiz devam edecektir" der gibi duruyor, "Burası kıyamete kadar bizim vatanımızdır" diye gürlüyor sanki. 13. yy sonlarında yaptırıldığı söyleniyor zira hakkında bir kitabe yok. İçerisinde birçok oda var. Odalar içinde sergilenen 16. yy ve 20. yy'dan kalma eserler ve bu eserlere ait kısa bilgilendirmelerle ziyaretçiler ağırlanıyor. Ayrıca zemin kata inen bir kabir var. Emin olmamakla birlikte eserin inarını emreden Sultan Alaattin Keykubat'ın kızı Hundi Sultana aitmiş. Giriş ücretsiz.
@cenkozkasim3321
Öyle sanıyorum ki Erzurumu son ziyaret ettiğimde burası restorasyondaydı zira böyle muazzam bir eseri göremeden ayrılmazdım. Tarihçi yahut arkeolog değilim, buranın restorasyonu başarılı olmuş, olmamış bir şey diyemem ancak ecdad yapmış işte. İnanın ki tılsımlı bir yapı. Ortada geniş bir avlu ki zaten hayranımdır iç avlulu yapılara, kenarlarda ise eğitim alınan derslikler. Şimdi o derslikler sergi odaları olarak kullanılıyor ve oldukçada başarılı. Taş duvarlardaki süslemelere, el oymalarına hayran olmamak MÜMKÜN DEĞİL. Hele ki 18yy dan bir ahşap sütün var, muhtemelen bir kapı sereni imiş diye hayal ettim ben, herkesi büyüleyecek bir sanat eseri. Size altın değerinde bir tavsiye vereyim lafı uzatmadan; Erzurum, cennet vatanımın çok sevdiğim bir kenti. İnsanı doğru düzgün, saygılı. Şehir gelişmiş, herkesin özünden ve zevklerinden bir parça bulabileceğine inandığım bir şehir. İmkanınız varsa gidin, görün ve gezin. Niyeti olanın bir şekilde imkanı da olur inşallah.
@camkiriklari1646
Çırakın,ustaya galip geldiği ve çırakın haddini aşması'nın farkına geç vardığı hazin hikayeli medrese.Bir zamanlar burada çok kıymetli kapılar,tavandan sarkan zincir vardı ve harika çiniler vardı istilalar ile yagmalanma dan önce.Buranın bir diğer adı Hatuniye Medresesi olarak bilinir ve dikkat edilirse şekli H harfine benzemektedir ki bu rastlantı mıdır bilemiyorum.Üzerinde sonsuzluk simgesi hayat ağacı, güç simgesi çift başlı kartal kabartmaları bulunur.Ders verilen oda kapıları üzerinde ise bölümüne göre kabartmalar yapılmıştır, tıp,fizik vs.gibi ve kapıları ilim'e olan saygıdan küçük yapılmıstır.Anadolunun en büyük kümbetinin yine bu medresedeki kümbet olduğu yazılmaktadır.Uzerinde muhteşem işlemeler bulunmaktadır.Erzurumda gelinlerin,gelin tülünü savura savura tarih önünde yeni bir beyaz tarih açtıkları, güzel fotolara dahil edilen özel bir karedir burası.Buraya gelmek çok kolay şöyle ki; şehrin merkezinde bulunan Cumhuriyet caddesini dümdüz yürüyünce ara ara tarihi eserleri geçerek buraya gelebilirsiniz.Girisler ücretsiz.. Çay,kahve molası isterseniz arka tarafında sosyal tesisler,konak kafeler bulabilirsiniz.