Konya denince aklınıza gelen ilk isim Mevlana, değil mi? O büyük alim, o çağları aşan bilge... Peki, o saygıdeğer müderrisi, o binlerce müridi olan İslam alimini, dizeleriyle yedi iklimi dolaşan bir aşk şairine dönüştüren sırrı hiç merak ettiniz mi? O sırrın, o ilahi kıvılcımın adı Şems-i Tebrizi'dir. Konya'ya yapılan hiçbir ziyaret, bu büyük dönüşümün hikayesini anlamadan tam sayılmaz. Bu yazımızda, Konya gezinizin en anlamlı duraklarından biri olacak Şems-i Tebrizi Türbesi'nde yapılacak şeylerlistesini hazırlarken, aslında sizi bir hikayenin başlangıcına, bir ruhun yeniden doğuşuna tanıklık etmeye davet ediyoruz. Hazırsanız, bu manevi molaya başlayalım.
Mevlana'nın hayatını değiştiren manevi yoldaşının türbesini ziyaret edin
Şems'le tanışmadan önceki Mevlana'yı hayal etmeye çalışın. O, babasından devraldığı kürsüde dersler veren, fıkıh ve kelam ilminde zirveye ulaşmış, günümüz tabiriyle bir rektör, bir profesör gibiydi. Halk ve müritleri etrafında pervane oluyor, her sözü dikkatle dinleniyordu. Ancak içinde, henüz harekete geçmemiş bir volkan vardı; bir kıvılcım bekleyen bir aşk denizi... İşte o kıvılcım, 1244 yılında köhne giysileri içinde Konya'ya gelen Şems adındaki gezgin dervişti.
Onların karşılaşması, tasavvuf tarihinde Merace'l-Bahreyn yani iki denizin buluşması olarak anılır. Anlatılanlara göre Şems, medresenin önünde Mevlana'nın yolunu keser ve ona o meşhur soruyu sorar: Peygamber Efendimiz mi daha büyüktür, yoksa Bâyezîd-i Bistâmî mi? Mevlana, elbette Peygamber Efendimiz'in en büyük olduğunu söyler. Şems ise karşı bir soruyla Mevlana'nın bildiği her şeyi sarsar: Peki neden Peygamber 'Ya Rabbi, biz seni hakkıyla bilemedik' derken, Bâyezîd 'Cübbemin içinde Allah'tan başkası yok, makamım ne kadar yüce!' demiştir?. Bu soru, kitaplarda yazan bilginin ötesinde, hâl ilminin, yani yaşanmış maneviyatın kapısını aralayan bir anahtardı. O an, Mevlana için sonun başlangıcıydı; eski Mevlana ölüyor, aşık Mevlana doğuyordu.
Bu buluşmadan sonra Mevlana, Şems'in rehberliğinde Hamdım, piştim, yandım diye özetlediği yolculuğa çıktı. Şems, ona kitapları, dersleri, makamı ve şöhreti bırakmasını telkin etti. Onu benlikten arınmaya, sahip olduğu her şeyi terk edip ilahi aşkın okyanusuna dalmaya davet etti. Bu durum, Mevlana'nın çevresi tarafından hiç hoş karşılanmadı. Müritleri ve hatta ailesi, Şems'i kıskanıyor, hocalarını onlardan çalan bir büyücü gibi görüyorlardı. Bu artan baskı ve nefret yüzünden Şems, bir gece ansızın Konya'dan ayrıldı.
İşte bu ayrılık, Mevlana'yı şair yapan hicran ateşi oldu. Dostunun hasretiyle yanan Mevlana, o büyük acıyla dünyanın en muhteşem şiirlerinden sayılan 25 bin beyitlik Mesnevi'yi yazmaya başladı. Şems'in yokluğu, varlığı kadar öğretici olmuştu. Bugün ziyaret ettiğiniz türbe, işte bu büyük dostluğun, bu ilahi aşkın ve bu sancılı dönüşümün anıtıdır. Şems'in gerçekten burada mı yattığı, yoksa mezarının Pakistan'ın Multan şehrinde mi olduğu bir sır olsa da , burası şüphesiz onun manevi makamıdır. Bu topraklara sinen ruhu hissetmek, Mevlana'yı anlamanın ilk ve en önemli adımıdır.

Türbenin yanındaki caminin huzurlu atmosferinde dua edin
Şems'in hikayesinin derinliğinden sıyrılıp türbenin bulunduğu alana adım attığınızda sizi şehrin karmaşasından uzaklaştıran bir huzur karşılar. Şems Parkı'nın yeşillikleri içinde yer alan türbe ve cami, adeta bir sükunet vahasıdır. Yapının mimarisi bile Şems'in felsefesini yansıtır; gösterişten uzak, sade ve derindir.
İlk yapının 13. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilse de, bugünkü yapı büyük ölçüde 1510 yılında Emir İshak Bey tarafından yapılan onarım ve genişletme çalışmalarının bir ürünüdür. Klasik Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan türbe, taş bir gövde üzerine oturtulmuş sekizgen bir kasnak ve tuğladan örülmüş konik bir külahla örtülüdür. Bu sadelik, içeride de devam eder. Türbenin içinde sizi süslü işlemeler değil, üzerinde yeşil bir örtü ve destarlı bir sarık bulunan ahşap bir sanduka karşılar. Tavandaki geometrik desenler ve pencerelerdeki mütevazı kalem işi süslemeler, mekanın manevi yoğunluğunu dağıtmayan zarif dokunuşlardır.
Türbeyi ziyaret ederken kuzey cephesindeki küçük pencereye özellikle dikkat edin. Halk arasında Hacet Penceresi olarak bilinen bu pencere, ziyaretçilerin durup dua ettiği, dileklerini fısıldadığı özel bir noktadır. Burası, maneviyatın halkın gelenekleriyle nasıl iç içe geçtiğinin canlı bir örneğidir.
Ziyaretinizin en kıymetli anlarından birini, türbeye bitişik olan caminin içinde veya avlusunda sessizce oturarak geçirin. Gözlerinizi kapatıp bu mekanda yankılanan iki dostun sohbetlerini, Mevlana'nın çektiği hasreti ve bu hasretin nasıl ölümsüz dizelere dönüştüğünü düşünün. Burası sadece bir ibadet mekanı değil, aynı zamanda bir tefekkür, bir içe dönüş noktasıdır. Konya'nın ruhunu hissetmek isteyenler için bu durak, şehrin sunduğu en özel deneyimlerden biridir ve Konya'nın manevi durakları arasında eşsiz bir yere sahiptir.

Mevlana Müzesi ziyaretinizi bu durakla manevi olarak tamamlayın
Konya'ya gelen herkesin listesinde ilk sırada Mevlana Müzesi vardır. Ancak size küçük ama çok değerli bir tavsiyemiz var: Mevlana Müzesi'ne gitmeden önce mutlaka Şems-i Tebrizi Türbesi'ni ziyaret edin. Neden mi? Çünkü bu iki ziyaret, bir hikayenin iki yarımını tamamlamak gibidir.
Şöyle düşünün: Mevlana Müzesi, okyanusun kendisidir; görkemli, derin ve insanı içine çeken. Şems-i Tebrizi Türbesi ise o okyanusa dökülen nehrin kaynağıdır. Kaynağı görmeden, o nehrin gücünü anlamadan okyanusun büyüklüğünü tam olarak kavrayamazsınız. Şems'in türbesi, Mevlana'daki büyük dönüşümün nedenidir; Mevlana Müzesi ise bu dönüşümün muhteşem sonucudur.
Şems'in huzurunda onun Mevlana'nın hayatındaki yerini, o büyük alimi nasıl bir aşk şairine dönüştürdüğünü anladıktan sonra Mevlana Müzesi'ne yürüdüğünüzde her şey daha anlamlı gelecektir. Müzede göreceğiniz Mesnevi'nin el yazması nüshaları, artık sadece eski bir kitap olmayacak; bir dostun ardından dökülen gözyaşlarının mürekkeple buluşmuş hali olacaktır. Derviş hücreleri, semazen figürleri ve Mevlana'nın sandukası, arkasındaki o büyük dostluk hikayesiyle birlikte bambaşka bir mana kazanacaktır.
İki mekanın birbirine bu kadar yakın olması da bu manevi yolculuğu kolaylaştırıyor. Şems Parkı'ndan çıktıktan sonra sadece birkaç dakikalık keyifli bir yürüyüşle ‘ne ulaşarak bu ruhani serüveni taçlandırabilirsiniz. Sebebi anladıktan sonra sonucu görmek, Konya gezinizi unutulmaz kılacak ve size sadece turistik bir anı değil, ilham verici bir hikaye bırakacaktır. Konya’nın diğer tarihini ve diğer güzelliklerini keşfetmek için Konya Turlarısayfamızı inceleyebilirsiniz.

Konya'da Vakit Varken...
Şems-i Tebrizi'nin manevi atmosferinde ruhunuzu dinlendirdikten sonra, Konya'nın merkezindeki diğer güzellikleri keşfetmek için enerjiniz yerine gelmiş olacaktır. Hazır buraya kadar gelmişken, yürüme mesafesindeki şu duraklara da uğramayı unutmayın:
Karatay Medresesi (Çini Eserler Müzesi): Selçuklu taş işçiliğinin ve çini sanatının en görkemli örneklerinden birini görmek için mutlaka ziyaret edin.
Alaeddin Tepesi ve Camii: Konya'nın kalbi sayılan bu tepeden şehri seyredin ve Anadolu Selçuklu Devleti'nin en eski camilerinden birinde tarihe tanıklık edin.
Kapu Camii: Konya'nın en büyük Osmanlı camilerinden biri olan bu yapının ferah iç mekanında soluklanın.
Sırçalı Medrese: Bir başka etkileyici Selçuklu eseri olan bu medrese, özellikle taç kapısındaki işlemelerle göz kamaştırır.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
1. Şems-i Tebrizi Türbesi'ne giriş ücretli mi ve ziyaret saatleri nedir? Hayır, Şems-i Tebrizi Türbesi ve Camii'ni ziyaret etmek tamamen ücretsizdir. Bir müze statüsünde olmadığı için belirli bir açılış kapanış saati de bulunmuyor, günün her saati ziyarete açıktır.
2. Şems-i Tebrizi gerçekten bu türbede mi yatıyor? Bu konu tarihçiler arasında hala bir sırdır. Burası onun mezarından çok makamı, yani manevi varlığının en yoğun hissedildiği yer olarak kabul edilir. Bazı rivayetler asıl mezarının Pakistan'da olduğunu söylese de, Konya'daki bu türbe onun manevi mirasının ve Mevlana ile olan dostluğunun kalbidir.
3. Türbe, Mevlana Müzesi'ne yürüme mesafesinde mi? Evet, kesinlikle. İki önemli mekan arasında keyifli bir yürüyüşle yaklaşık 10-15 dakikada rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Bu yüzden birçok ziyaretçi bu iki ziyareti birbiri ardına yapmayı tercih eder.
Kaynaklar
Bu konuda daha derinlemesine akademik bir okuma yapmak isteyenler için:
Mevlânâ’nın Şems’le Buluşması ve Onun Üzerindeki Tesirleri, The Journal of Turkic Language and Literature Surveys, 2022. (https://dergipark.org.tr/tr/pub/tullis/issue/74686/1188246)


English
Türkçe