Palace Of Antiochos
- 4.40 Mükemmel (5 Değerlendirme Puanı)
- •
- Yapılacak Şeyler



Yerel Rehberlerin Notu
Yerel Rehberler tarafından oluşturulan bu makale bilgi vermek amacıyla oluşturulmuştur.
Bu sayfadaki bilgileri güncellemek için Yerel Rehber başvurusu yapabilirsin.
Yerel Rehber olmak için iletişim sayfasından bize ulaşabilirsiniz.
Özellikler
4.40
/5.0
(5 Değerlendirme Puanına Göre)
Tüm Yorumlar
Tüm yorumlar ve değerlendirmeler
Çok kalabalık
İmparator II. Theodosius’un baş mabeyincisi (praepositus sacri cubiculi), eğitmeni ve saray nazırı (cubicularius), soyluluğunu belirten “Patricius” ünvanına sahip, Pers kökenli Antiochos tarafından 414-433 yılları arasında inşa ettirilen saraydır. Bugün İbrahim Paşa Sarayı, Eski İstanbul Adliyesi ve Firuz Ağa Camii arasında kalan, Mehmet Akif Ersoy Parkı olarak adlandırılan alanda bulunur. Günümüze kadar ayakta kalamamış olan yapının bazı duvar kalıntılarına park ve Eski Adliye Binası’nın bahçesi içerisinde rastlamak mümkündür. Park içerisindeki kalıntıların bir kısmı Antiochos Sarayı’na ait olmakla birlikte daha kuzeyde olan kalıntılar yine 5. yüzyılda, II. Theodosius’un mabeyincisi Lausos tarafından inşa ettirilen saraya aittir. Tesadüf o ki; Osmanlı döneminde hanedan dışında saray sahibi tek kişi olan İbrahim Paşa gibi ondan yaklaşık bin yıl önce yaşamış olan Doğu Roma’nın hanedan dışı soyluları da saraylarını aynı alana inşa ettirmişlerdir.
Burası EUFEMİA MARTİRİONU olarak da anılmaktadır. Bakınız: KALITI İstanbul İnternet Sitesi, ANTIOCHOS SARAYI / EUFEMİA MARTİRİONU
Sultan Ahmet Meydanına geldiğinizde etrafı demir parmaklıklarla çevrili bu alanı merak edenler için ... İmparator II. Theodosius’un baş mabeyincisi (praepositus sacri cubiculi), eğitmeni ve saray nazırı (cubicularius), soyluluğunu belirten “Patricius” ünvanına sahip, Pers kökenli Antiochos tarafından 414-433 yılları arasında inşa ettirilen saraydır. Bugün İbrahim Paşa Sarayı, Eski İstanbul Adliyesi ve Firuz Ağa Camii arasında kalan, Mehmet Akif Ersoy Parkı olarak adlandırılan alanda bulunur. Günümüze kadar ayakta kalamamış olan yapının bazı duvar kalıntılarına park ve Eski Adliye Binası’nın bahçesi içerisinde rastlamak mümkündür. Park içerisindeki kalıntıların bir kısmı Antiochos Sarayı’na ait olmakla birlikte daha kuzeyde olan kalıntılar yine 5. yüzyılda, II. Theodosius’un mabeyincisi Lausos tarafından inşa ettirilen saraya aittir. Tesadüf o ki; Osmanlı döneminde hanedan dışında saray sahibi tek kişi olan İbrahim Paşa gibi ondan yaklaşık bin yıl önce yaşamış olan Doğu Roma’nın hanedan dışı soyluları da saraylarını aynı alana inşa ettirmişlerdir. 7. yüzyılda kiliseye çevrilirken büyük değişiklikler ve eklentiler yapılan yapı 8. yüzyıldaki ikonoklazm sırasında silah ve gübre deposu gibi din dışı amaçlarla kullanılmıştır. Hatta söylencelere göre İmparator III. Leo İsauryalı (717–741) ya da oğlu V. Konstantin (741–775) Azize Eufemia’ya ait kemiklerin denize atılmalarını emretmiş, ancak bir hikayeye göre kemikler iki dindar kardeş tarafından Limni Adası’na kaçırılarak kurtarılmış, bir başka hikayeye göre ise denize atılan tabutu ve içindeki kemikleri Limni Adası’ndaki balıkçılar bulmuştur. 796 yılında da azizenin kemikleri İmparatoriçe İrene (797–802) tarafından geri getirilmiştir. Azize Eufemia’ya ait olduğuna inanılan bu kemikler bugün Fener Rum Patrikhanesi’ne ait Hagios Georgios Kilisesi’nde Rusya’da yapılıp armağan olarak gönderilen bir tabutun içinde saklanmaktadır.
İstanbul'daki tüm Roma ve Bizans yapıları gibi yok olması için bırakılan yapı

