Şehrin gürültüsünden, bitmek bilmeyen koşturmacasından sıkılıp “Şöyle zamanın durduğu bir yere gitsem,” dediğiniz oluyor mu? İşte tam o anlarda hayal etmeniz gereken bir yer var: Bursa’nın incisi Gölyazı. Uluabat Gölü’nün üzerinde bir adacığa kurulmuş, sanki bir masal diyarından fırlamış bu küçücük balıkçı köyü, sizi anında bambaşka bir atmosfere taşıyacak. Antik çağlardaki adıyla Apollonia, yani "Işık Tanrısının Şehri", adının hakkını verircesine büyüleyici bir ışığa sahip. Peki, bu tarihi ve huzurlu sığınakta, yani
Gölyazı’nda yapılacak şeyler nelerdir? Gelin, bu cennet köşede gün batımı keyfiyle taçlanacak unutulmaz bir günün rotasını birlikte çizelim.
Uluabat Gölü'ndeki adacığa tarihi köprüden yürüyerek geçin
Gölyazı’ya vardığınızda sizi ilk karşılayan ve köyün büyülü dünyasına davet eden şey, anakarayı adacığa bağlayan o ince, tarihi köprü olacak. Bu köprü sadece bir geçit değil, aynı zamanda modern dünyadan sıyrılıp tarihin ve huzurun kollarına atacağınız ilk adım. Adımlarınızı attıkça bir zaman tünelinden geçiyormuş gibi hissedersiniz. Sağınızda ve solunuzda gölün sakin sularında süzülen balıkçı tekneleri, size yüzlerce yıldır devam eden bir yaşam biçimine tanıklık ettiğinizi fısıldar.
Köprüyü geçerken başınızı kaldırdığınızda, köyün etrafını saran ve Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinin izlerini taşıyan sur kalıntıları gözünüze çarpacak. Antik Çağ'da bu adanın anakarayla bağlantısının tam olarak nasıl olduğu bir sır perdesi olsa da , bugünkü köprü sizi doğrudan köyün kalbine, Arnavut kaldırımlı daracık sokaklarına ulaştırıyor. Bu yürüyüş, sadece birkaç dakika sürse de aslında sizi yüzyıllar öncesine götüren sembolik bir yolculuktur. Köprünün sonunda sizi bekleyen Gölyazı,(https://www.yerelrehber.com/tr/il/bursa) en otantik haliyle yaşatan nadir yerlerden biridir.

"Ağlayan Çınar"ın altında göle karşı bir çay için
Köprüyü geçip köy meydanına ulaştığınızda, heybetiyle sizi selamlayan devasa bir çınar ağacıyla karşılaşacaksınız. İşte bu, Gölyazı’nın yaşayan efsanesi, tam 750 yaşındaki "Ağlayan Çınar". Bu anıt ağacın gölgesi, sadece serinlik değil, aynı zamanda hüzünlü bir aşk hikayesi de barındırır. Rivayete göre, mübadele yıllarında burada yaşayan Rum kızı Eleni ile Türk genci Mehmet, bu çınarın altında buluşurmuş. Ayrılık vakti geldiğinde yaşanan trajik olaylar sonucu iki aşık burada can vermiş ve o günden sonra çınarın gövdesinden akan kırmızıya çalan özsu, Eleni’nin gözyaşları olarak anılmaya başlanmış.
Bu dokunaklı hikayeyi dinledikten sonra çınarın altındaki salaş kahvelerden birine oturun ve kendinize göle karşı bir çay söyleyin. Burası, köyün sosyal hayatının attığı yer. Balıktan dönen amcaların sohbetini, ağlarını onaran teyzelerin telaşını ve etrafta koşturan çocukların neşesini izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Bu an, bir turist gibi gezmekten çok, o yerin ruhunu hissetmektir. Tarihin acılarına tanıklık etmiş bu ulu çınarın bugün insanlara huzur veren bir buluşma noktası olması, hayatın ne kadar ilginç olduğunu düşündürüyor insana.

Özellikle gün batımında gölün üzerine yansıyan renkleri fotoğraflayın
Günün en sihirli anına, bu gezinin doruk noktasına geldik. Gölyazı'da gün batımını izlemek, ziyaret eden herkezin hemfikir olduğu, kelimelerle anlatılması zor bir deneyimdir. Güneş yavaşça alçalmaya başladığında, Ağlayan Çınar'ın oradan yaklaşık 10 dakikalık keyifli bir yürüyüşle Zambak Tepesi'ne çıkmalısınız. Burası, köyü ve Uluabat Gölü'nü kuşbakışı görebileceğiniz en iyi nokta. Bir zamanlar Rum mezarlığı olan bu tepede aynı zamanda antik tiyatro kalıntıları da bulunuyor.
Tepeden baktığınızda, gökyüzünün turuncu, pembe ve mor tonları gölün yüzeyine bir tuval gibi yansır. Balıkçı teknelerinin silüetleri, suyun üzerindeki renk cümbüşüyle birleşerek kartpostallık manzaralar oluşturur. Bu an sadece güzel bir fotoğraf karesi değil, aynı zamanda doğanın, tarihin ve insanın ne kadar iç içe geçtiğinin de bir kanıtıdır. İzlediğiniz bu manzaranın ev sahibi olan Uluabat Gölü'nün, uluslararası öneme sahip bir sulak alan olduğunu ve Ramsar Sözleşmesi ile koruma altında olduğunu bilmek, bu ana daha da derin bir anlam katıyor. Bu eşsiz ekosistemi korumanın ne kadar önemli olduğunu o an daha iyi anlıyorsunuz. Zambak Tepesi'nde tarihin üzerinde durup bu anı yaşarken, mübadele döneminin hüzünlü anıları ve doğanın cömertliği birleşerek size unutulmaz bir anı hediye eder.

Gölyazı'ya Gelmişken Keşfedebileceğiniz Diğer Güzellikler
Gölyazı'nın büyüsüne kapıldıktan sonra gezinizi biraz daha uzatmak isterseniz, Bursa'nın birbirinden güzel diğer tarihi köyleri sizi bekliyor. Gölyazı'yı merkez alarak harika bir "Bursa Köyleri" üçgeni oluşturabilirsiniz.
Trilye: Marmara kıyısında, zeytin ağaçlarıyla çevrili eski bir Rum balıkçı kasabası olan Trilye'ye mutlaka uğrayın. Taş evleri, tarihi kiliseleri, Taş Mektep'i ve sahildeki balık restoranlarıyla sizi zamanda bir yolculuğa çıkaracak.
Cumalıkızık: Uludağ'ın eteklerinde yer alan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan bu 700 yıllık Osmanlı köyü, Arnavut kaldırımlı sokakları ve rengarenk cumbalı evleriyle adeta bir film platosu gibi. Burada yapacağınız bir köy kahvaltısı gezinize tat katacaktır.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Gölyazı'ya gitmek için en iyi zaman ne zaman? Gölyazı her mevsim güzel olsa da, doğanın uyandığı ve nilüfer çiçeklerinin açtığı ilkbahar ayları (Nisan-Haziran) ile havanın tatlı bir serinliğe büründüğü sonbahar ayları en ideal zamanlardır. Hafta sonları çok kalabalık olabildiği için, daha sakin bir deneyim için hafta içi günleri tercih etmenizi öneririz.
Gölyazı'da ne yenir? Burası bir balıkçı köyü olduğu için elbette en başta Uluabat Gölü'nden taze tutulmuş turna ve yayın balığı yemeniz gerekir. Göl kenarında salaş ve samimi aile işletmelerinde bu lezzetleri tadabilirsiniz. Ayrıca yöreye özgü otlarla yapılan gözlemeler de kahvaltı veya ara öğün için harika bir seçenektir.
Gölyazı'ya toplu taşıma ile nasıl gidilir? Bursa merkezden Gölyazı'ya ulaşım oldukça kolay. BursaRay'ın Üniversite veya Küçük Sanayi istasyonlarından kalkan 5/G numaralı belediye otobüsleri, sizi yaklaşık bir saatlik bir yolculukla doğrudan Gölyazı'nın merkezine kadar ulaştırır.
Kaynak: Uluabat Gölü'nün ekolojik önemi ve Ramsar alanı statüsü hakkında daha fazla teknik bilgi için T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın sulak alanlar hakkındaki yayınlarına göz atabilirsiniz.
@mutluerdogdu
Bursa Merkezi gezdikden sonra gezilip görülmesi gereken yerlerden birisi gölyazı. Göl ve Orman manzarası ile huzur bulunacak yer. Ada etrafını gezerek görebilirsiniz. Zeytin peynir vb yöresel ürünler satılıyor ama çileği kesinlikle yemelisiniz.
@mehmetturus8650
Ramazan bayramı arefesinde gittik. Hava serindi. Tekne turu için soğuk bile sayılırdı. Bursa özluceden 17km civarinda. görmenizi tavsiye ederim. Hafta sonu ve resmi tatillerde köye araçla girilmiyor deniyor ama girenler vardı. Otopark ücreti 13tl. Hemen oradan tekne turu yapabilirsiniz. Biz iki tekne kiraladık 200tl istediler pazarlık yapın. Biz 150tl 20-30dk lık bir tur yaptık ve köyde indik. Yürüyerek köyün içini ve etrafını gezip sahilde oturabilirsiniz. Gözleme, balık vb.alternatifler var. Ağlayan çınarı görün 747 yıllık bir çınar, hikayesini okuyun. Kültür merkezi olarak kullanılan bir kilise mevcut.Arefe günü lokum dedikleri cevizli susamlı bir emekleri var, fırınlar onu pişiriyor. Çok lezzetli. Köyün girişinde yel değirmeni var, fotograf cekebilirsiniz.yaz aylarında küçük kavunların içinde dondurma yiyebilirsiniz. Zeytin, zeytinyağı vb. ürünlerde bulabilirsiniz.
@emineunuvar
Akşam üzeri yolumuzun üzeri diye gittiğimiz gölyazından çok keyif aldık, gölde tekne/kayık turu yaptık nilüferleri gördük, kalabalık olmaması, huzur ve sakinlik arayanlar için ideal bir mekan olduğunu düşünüyoruz. Balık ekmek yemenizi tavsiye ederiz, göl turları anlaşmaya bağlı olarak değişebilir, pazarlık yapmaktan çekinmeyin, iyi gezmeler
@firatkayikci5040
Gölyazı'na kesinlikle bahar aylarında hafta içi gitmelisiniz ve gün batımını orada geçirmelisiniz. Gölyazı, Bursa'nın Nilüfer ilçesine bağlı bir mahalledir. Bursa-İzmir karayolunun 35. kilometresinden 7 km içeride kalır. Efsanelere konu olan Apollonia'nın merkezi olarak bilinen Ulubat Gölü kenarındaki bu küçük yarımadadır. Rum Evleri, 700 yılı aşkın Ağlayan Çınarı, eşsiz coğrafi yapısı ve kuş cenneti olma özelliğine sahiptir. Fotoğraf için güzel kareler bulacağınıza eminim. Kendi halinde, salaş bir yerdir. Göl kenarında gözleme yiyebilirsiniz. Aracınızla içeriye kadar girmenize müsade edilmeyebilir. Gitmedi iseniz tavsiye ederim, görmeniz için kendi çektiğim fotoğraflardan paylaşıyorum.
@omerordu
Ulubat golü kenarında ufak bir yarım ada Golyazi, hafta sonları belde girişinden içeriye araç ile girmek yasak Ukome kararı alınmış, yürüyerek yaklaşık 1 saatte tüm alanı gezebilirsiniz, isteyen otoparktan merkeze sandallar ile gidebilir, yarım ada çevresinde gezmek için de sandalalar kiralaniyor 70-100 tl arasındaydı 2 hafta önce, yaklaşık 30 dk gölde geziyorsun. Geçiş guzergahinizda ise uğrayıp bir nefes alabilirsiniz..