Gelibolu Yarımadası'na ayak bastığınızda, sadece toprağa değil, tarihin ta kendisine dokunduğunuzu hissedersiniz. Burada esen rüzgar, sanki yüz yıl öncesinin fısıltılarını, siperlerde yankılanan sesleri taşır kulaklarınıza. Denizin o büyüleyici mavisi, hem eşsiz bir doğal güzellik sunar hem de bir zamanlar yaşananların en sessiz, en derin tanığıdır. Eğer Gelibolu Yarımadası'nda yapılacak şeyler listenizle sıradan bir gezi planının ötesine geçmek, her adımda bir anlama ve duyguya tanıklık etmek istiyorsanız, doğru yerdesiniz.
Bu topraklar, huzur ve hüznün, kahramanlık ve trajedinin iç içe geçtiği devasa bir açık hava müzesi gibidir. Burası sadece bir savaş alanı değil, aynı zamanda bir milletin küllerinden doğuşunun, Mustafa Kemal Atatürk gibi bir liderin tarih sahnesine çıkışının ve birden fazla ulusun ortak hafızasının yazıldığı kutsal bir coğrafyadır. Gelin, bu hafızanın en unutulmaz duraklarında birlikte bir yolculuğa çıkalım.
57. Alay Şehitliği'ni ziyaret ederek kahramanlık hikayelerini öğrenin
Gelibolu'daki yolculuğunuzun belki de en anlamlı durağı 57. Alay Şehitliği olacak. Çünkü bu alay, sıradan bir askeri birlik değil, Çanakkale ruhunun ta kendisidir. 25 Nisan 1915 sabahı Anzak birlikleri Arıburnu'na çıkarma yaptığında, onları ilk karşılayan ve amansızca durduran işte bu kahramanlardı.
Komutanları Yarbay Mustafa Kemal'in o tarihi emrini duyduğunuzda tüyleriniz diken diken olacak: Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!. Bu bir söz olarak kalmadı; alayın neredeyse tamamı, vatan toprağını savunmak için gözünü kırpmadan şehit düştü. Bu yüzden bugün ziyaret ettiğiniz anıt, gerçek mezarların bulunduğu yerden ziyade, bu ölümsüz fedakarlığın anısına dikilmiş sembolik bir yapıdır.
Şehitliğe adım attığınızda mimarisindeki anlam katmanlarını fark edeceksiniz. Selçuklu ve Osmanlı kervansaraylarında kullanılan Kevser taşından inşa edilen yapı , girişte sizi son Çanakkale gazisi Hüseyin Kaçmaz'ın torununun elini tutan heykeliyle karşılar; geçmişle gelecek arasında bir köprü kurar gibi. Karşı duvardaki 45 metrekarelik devasa kabartma ise o anki taarruzu gözlerinizin önünde canlandırır. Bu kahramanlıklar,Çanakkale'nin ölümsüz destanlarıarasında özel bir yere sahiptir.

Conkbayırı'ndaki Mustafa Kemal Atatürk Anıtı'ndan savaş alanını izleyin
Alay'ın siperlerinden, komutanlarının savaşı yönettiği o stratejik tepeye, Conkbayırı'na doğru yol alıyoruz. Burası öyle bir nokta ki, sadece Gelibolu Yarımadası'nı değil, tüm Çanakkale Boğazı'nı ayaklarınızın altına serer. Stratejik önemi o kadar büyüktü ki, savaş boyunca bazı günler yedi kez el değiştirdiği söylenir.
İşte bu tepe, 10 Ağustos 1915 sabahı tarihin akışını değiştiren bir ana tanıklık etti. Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal'in yönettiği o meşhur süngü hücumu, düşmanın ilerleyişini kesin olarak durdurdu ve zaferin kapısını araladı. Bugün gördüğünüz o heybetli Atatürk anıtı, tam da bu zaferin anısına, o anki kararlılığı simgelercesine duruyor.
Conkbayırı'nın bir de mucizevi bir hikayesi var. Bir taarruz sırasında Mustafa Kemal'in göğsüne bir şarapnel parçası isabet eder. Ancak parçanın göğüs cebindeki saate çarpması, onun hayatını kurtarır. O anı düşündüğünüzde, bir liderin kaderinin bir milletin kaderiyle nasıl iç içe geçtiğini daha iyi anlıyorsunuz. Anıtın bulunduğu yerden aşağıya baktığınızda Anafartalar Ovası'nı, Suvla Koyu'nu ve Anzakların çıkarma yaptığı sahilleri görecek, savaşın zorlu coğrafyasını bizzat hissedeceksiniz.

Siperlerin ve tünellerin bulunduğu savaş alanlarını gezin
Conkbayırı'nın o nefes kesen manzarasından şimdi savaşın en gerçek, en klostrofobik yüzünün yaşandığı siperlere inme zamanı. Burası, tarihin kitap sayfalarından çıkıp dokunabileceğiniz kadar yaklaştığı yer. Kanlısırt ve Kırmızısırt gibi bölgelerde, yüz yıl önce kazılmış siperlerin içinde yürüyebilir, o anları hayal etmeye çalışabilirsiniz.
En şaşırtıcı olan ise siperler arasındaki mesafe. Bazı noktalarda Türk ve Anzak siperleri arasındaki uzaklık sadece 8 metreye kadar düşüyor. Düşünsenize, düşmanınızın nefesini, öksürüğünü duyabileceğiniz kadar yakınsınız. Bu yakınlık, savaşın soyut stratejilerden ibaret olmadığını; korkunun, umudun ve insanlığın daracık koridorlarda yaşandığı bir psikoloji sınavı olduğunu yüzünüze vuruyor.
Bu kadar yakın mesafede yaşananlar sadece çatışmadan ibaret değildi. Askerlerin siperden sipere birbirlerine sigara, konserve veya bisküvi attığı, en korkunç anlarda bile insanlığın küçük pırıltılarının görüldüğü anlatılır. Bu siperlerde yürümek, sadece bir gezi değil, aynı zamanda derin bir empati kurma deneyimidir. Gelibolu, size Türkiye'deki en etkileyici tarihi yürüyüş rotalarından birini sunuyor.

Hazır Buraya Kadar Gelmişken...
Gelibolu Yarımadası'ndaki bu üç ana durağı gezdikten sonra ruhunuzu dinlendirmek ve bölgenin farklı zenginliklerini keşfetmek isterseniz birkaç önerimiz var. Tarih yolculuğunuza, yarımadanın en güney ucundaki görkemli Çanakkale Şehitler Abidesi'ni ve boğazın kilidi olarak bilinen Kilitbahir Kalesi'ni ekleyebilirsiniz. O meşhur 215 okkalık mermiyi sırtlayan Seyit Onbaşı Anıtı'nı görmeden dönmek olmaz. Yoğun ve duygusal bir günün ardından biraz nefes almak isterseniz, kendinizi Saros Körfezi'nin tertemiz sularına bırakabilir veya Kömür Limanı'nın su altı zenginliklerini keşfetmek için dalış yapabilirsiniz. Ayrıca Gelibolu merkezde bulunan Piri Reis Müzesi ve dünyanın en büyüklerinden biri olan Gelibolu Mevlevihanesi , bölgenin sadece savaş tarihinden ibaret olmadığını, ne kadar köklü bir kültürel mirasa sahip olduğunu size gösterecektir.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
1. Gelibolu Yarımadası'nı gezmek için en uygun zaman ne zamandır? En ideal dönem, havanın bunaltıcı olmadığı ilkbahar (Nisan-Mayıs) ve sonbahar (Eylül-Ekim) aylarıdır. Özellikle 25 Nisan Anzak Günü anma törenleri nedeniyle bölge oldukça yoğun olur. Yaz ayları sıcak, kış ayları ise oldukça rüzgarlı ve yağışlı geçebilir.
2. Gelibolu'ya nasıl ulaşım sağlanır? Yarımadayı gezmek için araba şart mı? Çanakkale merkezden Eceabat'a veya Lapseki'den Gelibolu'ya düzenli feribot seferleri bulunmaktadır. Yarımada çok geniş bir alana yayıldığı ve gezilecek noktalar arası mesafeler uzak olduğu için özel aracınızla gezmek veya rehberli bir tura katılmak en verimli yöntemdir.
3. Yarımadayı tam anlamıyla gezmek için ne kadar zaman ayırmalıyım? Ana anıtları ve şehitlikleri hakkını vererek gezmek için en az tam bir gün (yaklaşık 6-8 saat) ayırmanız gerekir. Eğer daha sakin bir tempoda, bölgenin atmosferini sindirerek gezmek ve daha az bilinen yerleri de keşfetmek isterseniz iki gün ayırmanız ideal olacaktır.
Kaynakça: Daha fazla resmi bilgi ve ziyaret detayları için: Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı. [https://canakkaletarihialan.gov.tr/].


English
Türkçe