Tarihine bakacak olursak; Kalenin ilk defa ne zaman, kimler tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Kale çeşitli zamanlarda onarılmıştır. bizans İmparatoru I. Justinianus zamanında onarılmıştır. Türklerin Anadolu'da ilk ele geçirdikleri yerlerden olan Bayburt Kalesi Selçuklu Hanedanı, Saltuklular ve Danişmendliler zamanında tahkim edilmiştir. II. Kılıçarslan'ın Erzurum idarecisi olan oğlu Tuğrul Şah zamanında kale Trabzon İmparatorluğu'ndan gelebilecek tehditlere karşı en geniş ve esaslı onarımını geçirmiştir. Bayburt Kalesi'nin bulunduğu tepe. 1514 yılında, Bayburt Kuşatması ile Osmanlılar'ın eline geçtikten sonra I. Süleyman ve III. Murad dönemlerinde önemli onarımlar geçirmiştir. Bayburt'u 1647 senesinde ziyaret eden Evliya Çelebi kalenin içerisinde 300 haneli bir mahalle ve cami olduğunu belirtmiştir. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nda kale tahrip edilmiştir. Kalenin çevresi 2 kilometreden uzun ve surlarının yüksekliği 30 metredir. 2017 yılında kalede arkeolojik çalışmalar ve restorasyon başlatıldı. Günün sonunda uzun yollar aşıp gezip görmeye değer mi diye soracak olursanız cevabım değmez olur.

Bir fotoğrafçı gözüyle harika diyebilirim. Bayburt manzarası müthiş gözüküyor. Her manzarada olduğu gibi yokuş ve merdivenlerle dolu ama zirveye ulaştığınızda buna değdiğini görüyorsunuz..

Oldukça geniş bir alana kurulmuş. Bayburt'a yolu düşenlerin ziyaret etmelerini öneririm. Kaleye çıkarken yol üzerinde şehir ve kalenin tarihine ilişkin bilgilendirme sütunları konulmuş, oldukça faydalı. Memleketimizde böyle çok kalemiz var. Bu kalelerimizde arada sırada konser gibi etkinlikler düzenlemek mekanların tanıtılmasına ve daha işlevsel hale getirilmesine ciddi katkı sağlayabilir.

Dışarıdan görünen kısmı sanırım restore edilmiş. Kalenin içi ise öyle değil. Bir kaç kalıntı var. Gitmiş olmak için gidilebilir. Kaleden Bayburt manzarası güzel.

Açıkçası bakımsız bir kale. Kaleye çıkmanın tek esprisi, Bingöl merkeze ve Çoruh nehrine yukarıdan bakmak için olabilir. Yol üstü ise bakılabilir, özellikle gidilecek bir nokta değil.

Manzara güzel Kale merdivenlerinin bakıma ihtiyacı var. Altındaki tesiste bardakta çay yok. Lavabolar rezalet sabun yok peçete yok.

Canlı müzik eşliğinde,ailecek güzel vakit geçirmek için ideal bir mekan,bayburt tu tepeden seyretmek başka güzel...

Restorasyon sonrası dışarıdan güzel görünen kale içine girildiğinde tam bir hayal kırıklığı... Bildiğin kaldırım taşıyla yapılan ve doğal halini yansıtmayan işçilik olmuş... Tamamen dış cephe çalışması...İçerisi dağ taş

Gezilip görülmesi gereken bir yer.. ama daha fazla bakım ve onarım yapılabilir. Bu kadar önemli bir tarihi eserin böyle birakilmasi açıkçası üzücü

Bayburt'u kuşbakışı görebileceğiniz bir nokta. Bu tür noktalardan bakıldığında şehir hakkında daha iyi fikir edinilebiliyor. Pek çok uygarlığın kullanıp onardığı kale, ticaret yolu üzerinde yer aldığından tarihi süreçte önemli bir mekan olmuştur.

Kuruluşu 1.Bine kadar uzanan kale bir çok uygarlığa sahne olmuş Türklerin önüne geçmeden önce Roma,Ermeni,Bizans,Arap Kommenos hakimiyetinde kalmıştır.Kalenin ilk defa ne zaman, kimler tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Kale çeşitli zamanlarda onarılmıştır. Bizans İmparatoru I. Justinianus zamanında onarılmıştır. Türklerin Anadolu'da ilk ele geçirdikleri yerlerden olan Bayburt Kalesi Selçuklular, Saltuklular ve Danişmendliler zamanında tahkim edilmiştir. II. Kılıçarslan'ın Erzurum idarecisi olan oğlu Tuğrul Şah zamanında kale Trabzon İmparatorluğu'ndan gelebilecek tehditlere karşı en geniş ve esaslı onarımını geçirmiştir.1514 yılında, Bayburt Kuşatması ile Osmanlılar'ın eline geçtikten sonra I. Süleyman ve III. Murad dönemlerinde önemli onarımlar geçirmiştir. Bayburt'u 1647 senesinde ziyaret eden Evliya Çelebi kalenin içerisinde 300 haneli bir mahalle ve cami olduğunu belirtmiştir. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nda kale tahrip edilmiştir. Kalenin çevresi 2 kilometreden uzun ve surlarının yüksekliği 30 metredir. Kale bayburt şehrini tepeden gören hakim bir yüksekliğe konuşlandırılmış olması nedeniyle manzarasıda oldukça keyifli haliyle. Bir de şu kale duvarlarına saçma sapan ergenliğin verdiği cehaletle isim yazma huyunuzdan vazgeçseniz...