Eğer İstanbul’un kalbinde atılan her adımın tarih koktuğu bir yer arıyorsanız, doğru adrestesiniz: Sultanahmet Meydanı. Burası öyle bir yer ki, Osmanlı'nın görkemli mirasını bu karede görebiliyorsunuz. Meydana adım attığım an, önce yüzüme serin bir İstanbul rüzgarı çarptı. Etrafıma baktığımda ise sağda Ayasofya, solda Sultanahmet Camii, biraz ileride Yerebatan Sarnıcı ve tam ortada Dikilitaş... Sanki bir açık hava müzesi! İlk İzlenimler: Sabah saatlerinde meydanı gezmeyi tercih ettim ki bu kesinlikle doğru bir karardı. Kalabalık az, ortam sakin ve fotoğraf çekmek için harika bir ışık vardı. Etrafta güvercinler uçuşuyor, bazı köşelerde sokak sanatçıları enstrüman çalıyor. Turist grupları ise rehberlerinin arkasına takılmış, her an bir tarih dersine hazır gibiler. Meydandaki Dikkat Çeken Yapılar: ? Dikilitaş (Theodosius Dikilitaşı): Bu taş, milattan önce Mısır'dan getirilen ve Bizans İmparatoru Theodosius tarafından buraya dikilen bir şaheser. Üzerindeki kabartmalar o kadar net ki sanki dün oyulmuş gibi. Biraz dikkatlice bakınca, imparatorun taç giyme töreni ve o dönemin saray hayatına dair izleri görebiliyorsunuz. ? Yılanlı Sütun: Belki ilk bakışta "Bu da ne ki?" diyebilirsiniz ama hikayesini öğrendiğinizde hayran kalıyorsunuz. Bu sütun, Yunanistan'daki Delphi Tapınağı'ndan getirilmiş ve Perslere karşı kazanılan bir zaferin sembolüymüş. Üzerindeki üç yılan başı ne yazık ki günümüze ulaşamamış. Yine de o eski savaş atmosferini hissetmek mümkün. ? Örmeli Sütun: Dikilitaş kadar ihtişamlı olmasa da etkileyici. Taşların üst üste örülmesiyle yapılmış bu sütun, imparator I. Konstantin’in izlerini taşıyor. Özellikle eski taş işçiliğine ilginiz varsa, detaylarına hayran kalabilirsiniz. Neler Yapılabilir? ? Fotoğraf Çekimi: Bu meydanda fotoğraf çekmek bir keyif. Özellikle sabah ve gün batımı saatlerinde Sultanahmet Camii’ni arka plana alarak çekilen fotoğraflar kartpostal tadında oluyor. ? Tarih Dersi: Meydandaki her taşın, her detayın bir hikayesi var. İsterseniz bir rehberle gezerek bu hikayeleri dinleyebilirsiniz. Ya da bir sesli rehber uygulaması indirerek kendinizi bir tarih dersinde gibi hissedebilirsiniz. ? Sokak Lezzetleri: Köşede mis gibi simit ve taze portakal suyu satan satıcıları göreceksiniz. Bir simit alıp meydanın banklarında oturup manzarayı izlemek, İstanbul'da yapılacak en güzel şeylerden biri. Küçük İpuçları: ? En İyi Ziyaret Saati: Sabah erken saatler veya akşamüstü. Güneşin açısı bu saatlerde harika fotoğraflar çekmenizi sağlar. ? Dikkat Edilmesi Gerekenler: Kalabalık zamanlarda cüzdan ve çantalarınıza dikkat etmenizde fayda var. Ayrıca, turistik yoğunluk olduğu için yiyecek ve içecek fiyatları biraz yüksek olabiliyor. ? Ulaşım: Tramvay ile Sultanahmet durağında inerek kolayca ulaşabilirsiniz. Bu da İstanbul'daki toplu taşıma ile seyahati sevenler için harika bir seçenek. Sonuç: Sultanahmet Meydanı, tarihe dokunmak isteyen herkesin İstanbul’daki ilk durağı olmalı. Her köşesinde bir hikaye, her taşında bir asır var. Burada oturup bir süre etrafı izlemek bile insana "Ben nerelere geldim böyle?" dedirtiyor. Bence burası sadece bir meydan değil, aynı zamanda tarihin ve kültürlerin kesişim noktası. Ziyaret Puanım: 10/10.

Roma , Doğu Roma ve Osmanlı dönemlerinde her zaman imparatorluk devletlerinin ve İstanbulun merkezi. Roma ve Doğu Roma dönemlerinde 3 tane dikilitaşlar , Hipodrom , Ayasofyalar Osmanlıda ise camiye çevrilen Ayasofya Sultan Ahmed Cami Alman Çeşmesi.... İstanbula gezme rotası ilk önce buradan başlanır ve buradan itibaren diğer turistik yerler gezilir.

The Sultanahmet Square, also known as Hippodrome and surrounded by the famous Blue Mosque, Hagia Sophia Museum and Museum of Turkish and Islamic Arts, one of the most famous tourist areas in Istanbul, as well as a popular meeting point. The area is very impressive tourist zone of the Sultanahmet neighborhood on the Historical Peninsula that leads to all historical sites around Sultanahmet. It is very well known place for all Istanbul visitors, where they mostly head on for first, on their first day of Istanbul visit. Bizans döneminde Ayasofya’nın güneybatısında yer alan ve araba yarışları yapılacak şekilde düzenlenmiş bulunan meydan Hippodromos (hipodrom, at koşusu alanı) adıyla anılmış ve çeşitli siyasî olaylarla bazı ayaklanmaların başladığı bir yer olarak büyük önem taşımıştır. Yapımına Roma İmparatoru Septimius Severus (193-211) devrinde başlanan ve orta çizgisine Mısır’dan getirilen dikilitaş ile Delphoi Apollon Mâbedi’nden getirilen Burmalı Sütun gibi ünlü anıtlar dikilen bu meydanın, “Bizans’ta Tanrı Ayasofya’ya, imparator saraya, halk da Hipodrom’a sahiptir” sözüyle vurgulanan siyasî önemi Osmanlılar zamanında da kısmen devam etmiş, özellikle XVII-XIX. yüzyıllar arasında sipahi ve yeniçeri ayaklanmalarına sahne olan meydanda ünlü Atmeydanı Vak‘ası da cereyan etmiştir.

Bizans döneminde Ayasofya’nın güneybatısında yer alan ve araba yarışları yapılacak şekilde düzenlenmiş bulunan meydan Hippodromos (hipodrom, at koşusu alanı) adıyla anılmış ve çeşitli siyasî olaylarla bazı ayaklanmaların başladığı bir yer olarak büyük önem taşımıştır. Yapımına Roma İmparatoru Septimius Severus (193-211) devrinde başlanan ve orta çizgisine Mısır’dan getirilen dikilitaş ile Delphoi Apollon Mâbedi’nden getirilen Burmalı Sütun gibi ünlü anıtlar dikilen bu meydanın, “Bizans’ta Tanrı Ayasofya’ya, imparator saraya, halk da Hipodrom’a sahiptir” sözüyle vurgulanan siyasî önemi Osmanlılar zamanında da kısmen devam etmiş, özellikle XVII-XIX. yüzyıllar arasında sipahi ve yeniçeri ayaklanmalarına sahne olan meydanda ünlü Atmeydanı Vak‘ası da cereyan etmiştir. İstanbul’un fethinden sonra, ortasında Hipodrom’un bulunduğu bu alan, Atmeydanı adı ile at yarışlarının ve cirit oyunlarının yapıldığı bir yer olarak varlığını sürdürmüştür. Ayrıca saraya yakın oluşundan dolayı değeri artarak çevresine inşa edilen önemli yapılarla yeni bir görünüm kazanmış, bayram şenlikleri ve saray düğünleriyle şehir hayatının merkezi haline gelmiştir. Atmeydanı’nın Divanyolu girişine 1491 yılında Fîruz Ağa Camii, batısına XVI. yüzyıl başında İbrâhim Paşa Sarayı, Kanûnî Sultan Süleyman devrinde Mimar Sinan’ın yaptığı su yoluna ait bir sıra çukur çeşme ile bunun üst tarafına Oğlan Şeyh olarak tanınan İsmâil Ma‘şûkī’nin makamı ve Üçler Namazgâhı (sonra camii), doğusuna 1553’te Haseki Hamamı ile 1617 yılında tamamlanan Sultan Ahmed Camii, türbe, dârülkurrâ ve vakıf dükkânlar yapılmıştır. I. Ahmed’in inşa ettirdiği yapılar topluluğuna bağlı imaret ve dârüşşifâ ile, alan güneyden sınırlanmıştır. Çeşitli kaynaklar, bu önemli inşaattan önce meydanı paşa saraylarının çevrelediğinden bahsetmektedirler. Geçen yüzyılda Üçler Camii tamamen ortadan kalkmış, sadece hazîresinden üç mezar kalmıştır. İstanbul’un fethinden önce yapılan gravürler Hipodrom’u, güney ucu ile ortada sıralanan anıtlar dışında, yıkıntı halinde gösterirler. Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irâkeyn’de 1537 yılına tarihlenen İstanbul manzarası, Atmeydanı’nı çevresindeki yapılar, ortasındaki anıtlar ve güney ucunda yer alan sütunlarla gösterir. Ayrıca bu minyatürde, o sırada henüz cami haline getirilmemiş Üçler Namazgâhı gayet ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Cornelius van Loos’un 1710 yılına ait olan gravürü ise bugüne ulaşmayan imaret ve dârüşşifâyı da göstermektedir.

Sultanahmet meydanı İstanbul'un simge yerlerinden biri. Tarihi yarımadada bulunan Ayasofya ve Sultanahmet camii ziyareti sırasında gezilecek yerlerden sadece biri. En az 1-2 gün ayırıp toplu taşıma ile ulaşım sağlamanızı öneriririm.inanılmaz kalabalık olabiliyor. Gelmeden önce mutlaka bölge hakkında araştırma yaparak gezecek yerleri belirlemenizi tavsiye ederim. Çok sayıda gezilecek yer var ve belli bir düzende gezer ve bilgi sahibi olursanız son derece verimli vakit geçirebilirsiniz.

2003 veya 2004 olmalı bu geziyi düzenleyeli, eski notlarımdan bulup buluşturup yeniden düzenleyerek dijital platforma koymayı istedim. Paylaşmak ve aktarmak adına. İyi okumalar Google Maps takipçileri.... KonstantinopolİStanbul Arzın merkezine*seyahat 1.tepe:Sultanahmet meydan turu Bizans’tan Doğu Roma’ya, Doğu Roma’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan Cumhuriyet'e, medeniyetler beşiği Sultanahmet, boşuna dünyanın merkezi dememişler buraya,70 li yıllardan beri gezginlerin uğrak yeri Pudding shop(*) turistik kılavuz kitaplarda dünyanın merkezi olarak bilinir, bugün hep buradayız telaş yok,koşuşturma yok, yokuş çıkmak, merdiven inmek yok (Yerebatan ve İbrahim paşa sarayları hariç) son gezimize katılanlar hatırlayacaklardır,nasıl yürüdüğümüzü ve yorulduğumuzu, yokları saydıktan sonra sıra varlara geldi değil mi,evet neler var, tarih var hem de sonuna kadar, dünyanın hiç bir yerinde bu kadar tarihi mirası birarada ve bu kadar yakınınızda göremeyeceğinizin garantisi var, yemek var doyuncaya kadar, leziz köfteler fasulye piyazıyla beraber manzara var,fotoğraf çekimi var bol bol, paylaşmak var,sohbet var,öğrenmek,bilgi tazelemek var, keyif var,kahkaha var, o zaman buyurun meydan turumuza, sabah programı: 10:00 Ayasofya önünde buluşma, Ayasofya ( o zamanlar müzeydi malumunuz) ve Sultanahmet Camii ziyaretleri Yerebatan sarayı gezintisi, Million taşı anlatısı, öğle programı: Sultanahmet köftecisi Selim Usta ikindi programı: İbrahim Paşa sarayı(Türk İslam eserleri müzesi) ziyareti Hipodrom veya At meydanında gezinti ve fotoğraf çekimi final: Mimar Sinan’ın en önemli eserlerinden biri,Haseki Hürrem hamamı,tahminen 16:00 suları notlar:Müze kartı olanlar lütfen unutmasın,fotoğraf makinesi,kamera size bağlı

Güzel tarihî bir yapı eski lere dayalı bilgiler bırakıyor insanda

Cok guzle türizterde gelmiş .esnaflarmiza bol kazanclar dilerim