İstanbul'un kalbinin attığı, her köşesi tarih ve enerji dolu bir günü yaşamaya hazır mısınız? Kulağınızda nostaljik tramvayın çanı, burnunuzda taze kavrulmuş kestanenin kokusu ve etrafınızda yüzlerce yıllık binaların sessiz tanıklığı... Burası İstiklal Caddesi; sadece bir cadde değil, İstanbul'un yaşayan ruhu. Eğer siz de bu eşsiz atmosferde kaybolmak ve İstiklal Caddesi’nde yapılacak şeyler listesinin en unutulmaz duraklarını keşfetmek istiyorsanız, doğru yerdesiniz. Bu rehber, size şehrin en ikonik deneyimlerini bir araya getiren kusursuz bir rota sunuyor: Tarihin raylarında bir yolculukla başlayıp Galata'nın zirvesinden şehre selam duracak, ardından Pera'nın gizemli pasajlarında soluklanacaksınız.
Tarihi kırmızı tramvaya binerek caddeyi turlayın
İstiklal Caddesi'ndeki maceranıza başlamanın en şiirsel yolu, şüphesiz ki caddenin kırmızı incisi olan nostaljik tramvaya atlamaktır. Bu sadece bir ulaşım aracı değil; aynı zamanda İstanbul'un en çok fotoğraflanan simgelerinden biri ve sizi geçmişe taşıyan bir zaman makinesidir. 1.64 kilometre boyunca Taksim Meydanı ile Tünel arasında süzülürken, caddenin tüm canlılığına tanıklık etme fırsatı bulursunuz.
Bu kırmızı vagonların hikayesi, 19. yüzyılda atların çektiği "Cadde-i Kebir" tramvaylarına kadar uzanır. O dönemde, atların önünde "Varda varda!" (kenara çekilin) diye bağırarak yolu açan vardacılar, caddenin hafızasında yer etmiştir. 1914'te elektrikli döneme geçiş yapan tramvaylar, 1960'larda şehre veda etmiş, ancak halkın yoğun isteği üzerine 1990 yılında nostaljik bir simge olarak raylara geri dönmüştür. Bugün ise bu yolculuk, tarih ve modernliği bir araya getiren çok daha özel bir anlam taşıyor. Nisan 2024'ten itibaren hizmete giren yeni nesil bataryalı tramvaylar, tarihi tasarımlarını birebir korurken, caddedeki havai elektrik hatlarının kaldırılmasına olanak tanıyarak daha çevreci ve estetik bir deneyim sunuyor. Bu değişim, İstanbul'un mirasını korurken geleceğe nasıl adapte olduğunun canlı bir kanıtıdır.
Taksim, Ağa Camii, Galatasaray Lisesi, Odakule ve Tünel duraklarından oluşan bu kısa ama keyifli yolculuk, her gün 07:00 ile 22:30 saatleri arasında caddenin ritmini yakalamak için sizi bekliyor.

Galata Kulesi'nin tepesinden 360 derece İstanbul'u izleyin
Tramvay yolculuğunuzun son durağı olan Tünel'den indiğinizde, sizi dar ve büyüleyici sokaklar İstanbul'un en ikonik silüetlerinden birine, Galata Kulesi'ne yönlendirecek. Yüzyıllara meydan okuyan bu taş dev, sadece bir yapı değil, şehrin tarihine tanıklık eden bilge bir gözcüdür. Tarihi, ilk olarak 528 yılında Bizans İmparatoru Anastasius tarafından bir fener kulesi olarak inşa edilmesine kadar uzanır. Ancak bugün gördüğümüz yapı, 1348'de Cenevizliler tarafından yeniden inşa edilmiş ve Osmanlı döneminde esir zindanından yangın gözetleme kulesine kadar pek çok farklı amaca hizmet etmiştir.
Kulenin duvarları arasında yankılanan en meşhur hikaye ise şüphesiz 17. yüzyılda yaşayan Hezarfen Ahmed Çelebi'ye aittir. Evliya Çelebi'nin anlattığına göre Hezarfen, kendi yaptığı kanatlarla kuleden havalanarak Boğaz'ı geçmiş ve Üsküdar'a inmeyi başarmıştır. Bugün kulenin ikinci katında bu efsanevi uçuşu canlandıran bir animasyon izleyerek bu anı yeniden yaşayabilirsiniz. 2020 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek modern bir müzeye dönüştürülen kule, her katında farklı bir hikaye anlatır ve sizi zirveye, yani İstanbul'un en nefes kesici manzarasına hazırlar.
Tarihi Yarımada'dan Haliç'e, Boğaz'dan adalara uzanan 360 derecelik panoramik manzara, kelimenin tam anlamıyla başınızı döndürecek. Galata Kulesi'nin sunduğu bu eşsiz seyir, İstanbul'da gezilecek diğer tarihi yerler hakkında daha fazla fikir edinmek için harika bir başlangıç noktasıdır.

Galata Kulesi Ziyaretçi Rehberi
Ziyaretinizi planlamanıza yardımcı olacak tüm pratik bilgileri sizin için bir araya getirdik:
Özellik | Bilgi |
---|---|
Ziyaret Saatleri | Her gün 08:30 – 23:00 |
Gişe Kapanış | Son giriş 22:00'de yapılmaktadır. |
Giriş Ücreti (2025) | 650 TL (Yabancı Turist: 30 €) |
MüzeKart | T.C. vatandaşları için geçerlidir. |
Öğrenci/Öğretmen | 18 yaş altı öğrenciler ve öğretmenler için ücretsizdir. |
Resmi Web Sitesi | galatakulesi.gov.tr |
Çiçek Pasajı ve Pera'nın ara sokaklarını keşfedin
Galata Kulesi'nin büyüsünden ayrılıp tekrar İstiklal Caddesi'ne döndüğünüzde, sizi Beyoğlu'nun en süslü ve hikayesi en bol yapılarından biri karşılayacak: Çiçek Pasajı. Burası, 1870'teki Büyük Beyoğlu Yangını'nda küle dönen ünlü Naum Tiyatrosu'nun arsasına 1876 yılında inşa edilmiştir. Orijinal adı "Cité de Péra" olan bu zarif yapı, Paris pasajlarından ilham alan mimarisiyle ilk günden itibaren Pera'nın gözdesi olmuştur.
Pasajın bugünkü ismini alması ise oldukça dokunaklı bir hikayeye dayanır. 1917 Rus Devrimi'nden kaçarak İstanbul'a sığınan soylu Rus kadınları, burada çiçek satarak hayata tutunmuş ve 1940'larda pasaj, adeta bir çiçek cennetine dönüşmüştür. Zamanla çiçekçilerin yerini, Orhan Veli gibi ünlü edebiyatçıların uğrak yeri olan bohem meyhaneler alsa da, o çiçeklerin anısı pasajın isminde yaşamaya devam etmektedir. 1978'de yaşadığı talihsiz çöküşün ardından aslına sadık kalınarak restore edilen pasaj, bugün hala tarihi atmosferinde misafirlerini ağırlamaktadır.
Ancak Pera'nın ruhu sadece bu pasajla sınırlı değil. Pasajın hemen yanındaki Sahne Sokak'tan Balık Pazarı'na dalabilir, oradan da antika dükkanları ve bohem kafeleriyle ünlü Çukurcuma'ya doğru keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. İstiklal Caddesi üzerinde yer alan görkemli St. Antuan Kilisesi'ni ziyaret etmek veya daha sakin bir alışveriş deneyimi için Aynalı Pasaj gibi daha küçük geçitleri keşfetmek, bu bölgenin sunduğu zenginliğin sadece bir parçasıdır. Pasajın tarihi atmosferinde bir akşam yemeği,
(https://www.yerelrehber.com/tr/il/istanbul) arasında özel bir yere sahiptir.

Hazır buraya kadar gelmişken...
İstiklal Caddesi ve Galata turunuzu tamamladıktan sonra enerjiniz hala yerindeyse, bölgenin kültürel hazinelerini keşfetmeye devam edebilirsiniz. Galata Kulesi'ne yürüme mesafesindeki Galata Mevlevihanesi, İstanbul'un ilk Mevlevi dergahı olarak sizi mistik bir yolculuğa çıkarır. Sanatseverler için ise İstiklal'e çok yakın bir konumda bulunan
Pera Müzesi, Osman Hamdi Bey'in meşhur "Kaplumbağa Terbiyecisi" tablosu başta olmak üzere birbirinden değerli koleksiyonlara ev sahipliği yapmaktadır.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
1. İstiklal Caddesi'ndeki nostaljik tramvay hala çalışıyor mu ve ücretli mi? Evet, nostaljik tramvay her gün 07:00 ile 22:30 saatleri arasında hizmet vermeye devam ediyor. İstanbul'un toplu taşıma sisteminin bir parçası olduğu için ödeme yapmak için standart bir İstanbulkart kullanabilirsiniz.
2. Galata Kulesi'ne çıkmak için en iyi zaman ne zaman? Kalabalıktan kaçınmak için hafta içi sabah erken saatler idealdir. En büyülü manzaralar için ise gün batımından hemen önce ziyaret ederek şehrin gündüzden geceye geçişini izleyebilirsiniz. Kule saat 23:00'e kadar açık olduğu için ışıklar altındaki İstanbul'u seyretmek de harika bir seçenektir.
3. Çiçek Pasajı sadece bir restoran alanı mı, yoksa gezmek için de girilebilir mi? Kesinlikle sadece gezmek için de girebilirsiniz. Çiçek Pasajı, meyhaneleriyle ünlü olsa da halka açık bir geçittir. Sadece büyüleyici mimarisini ve tarihi atmosferini içinize çekmek için pasajın içinden yürüyerek geçmek oldukça popüler bir aktivitedir.
Kaynakça
Galata Kulesi'nin en güncel ziyaret bilgileri, bilet ücretleri ve olası duyurular için T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın resmi web sitesini ziyaret etmenizi öneririz: https://galatakulesi.gov.tr/
@serdaralp
Çok güzel uzun bir yol ama sağ sol hep dükkan olunca yorulmuyor insan göz dalıyor. Tarihi binaları ayrı bir hava katıyor. Küçük treni de öyle. Trene İstanbul kart ile biniliyor.(Ancak çok fazla yabancı gördük eğer turistse tamam ama yerleşmişlerse gerçekte beni üzecek.)
@gezim
Uzun uzunnca bir cadde. O yolun sonu hıc gelmeyecek sandım .. tarıhı dokusu hala.duruyor gunumuze kadar gelmiş. Kalabalıktı. Gece gec saatlere kadar bile hayat devam ediyordu ben begendım. Tarıhı ve turisttik bir cok yapıyı barındırıyor.
@cerentastan9784
Yüzyıllardır yanmadan, çökmeye türlü türlü dertleri atlatan, eskinin Naum Tiyatrosu, Cite de Pera'sı, şimdinin Çiçek Pasajı... Her köşesi ayrı bir tarih, her köşesi ayrı bir hikâye... Ziyaretlerinizde mutlaka tarihine dair sorular sorup, ilginç olayları dinlemenizi tavsiye ederim.
@cerentastan9784
Yüzyıllardır yanmadan, çökmeye türlü türlü dertleri atlatan, eskinin Naum Tiyatrosu, Cite de Pera'sı, şimdinin Çiçek Pasajı... Her köşesi ayrı bir tarih, her köşesi ayrı bir hikâye... Ziyaretlerinizde mutlaka tarihine dair sorular sorup, ilginç olayları dinlemenizi tavsiye ederim.
@ayhanguzel6934
Tanzimat döneminde, Sultan Abdülhamit ve Sultan Abdülaziz tiyatro seyretmek için Beyoğlu'nda, İstiklal Caddesi ile Sahne Sokağı'nın kesiştiği köşede yer alan ünlü Naum Tiyatrosu'na gelirlerdi. Verdi'nin "II Trovatore" adlı ünlü operası da, Paris'ten önce İstanbul'da bu tiyatroda sahnelenmiştir. Naum Tiyatrosu, sahnelenen İtalyan operaları nedeniyle İstanbul'un ve Avrupa'nın sayılı kültür merkezleri arasına girmiştir. 1870 yılında gerçekleşen büyük Beyoğlu yangınında, Naum Tiyatrosu da yanarak yıkılmış ve yangın sonrası yeniden inşaa edilen binalardan biri olmuştur. "Galata Bankerleri" sanıyla tanınan Rum bankerlerinden Hristaki Zografos Efendi, 1876 yılında, yanan Naum Tiyatrosu'nun yerini satın almıştır. Bu arsa üzerine, İtalyan mimar Cleanthy Zanno'ya çizdirdiği proje ile içinde bir çarşı ve apartman bulunduran, yeni tipte bir bina yaptırmıştır. 1876 yılında yapımı biten binanın altında, o dönemde moda olan, Paris tarzında düzenlenmiş 24 dükkan, üstünde ise 18 lüks daire bulunuyordu. Dükkanların oluşturduğu pasaja "Hristaki Pasajı", binaya ise "Cite de Pera" adı verilmiştir. Pasajın ilk dönemlerinde açılan Acemyan'ın tütüncü dükkanı, Maison Parret ve Vallaury'nin pastanesi, Japon mağazası, Natürel çiçekçisi, Pandelis'in çiçekçi dükkanı, Schumacher'in fırını, Papadopulos'un mücellithanesi, Keserciyan'ın terzihanesi, Yorgo'nun meyhanesi, Sideris'in kürk mağazası gibi işletmeler bu dükkanlardan birkaçıydı. 1908 yılında bina mülkiyetinin Sadrazam Sait Paşa'ya geçmesiyle birlikte pasaj "Sait Paşa Geçidi" adını almıştır. 1940 Mütareke yıllarında ise pasajdaki küçük dükkanlara çiçekçiler yerleşmeye başlamıştır. Ekim Devriminden kaçan beyaz Rus kadınları, baronesler ve düşesler de burada çiçek satanlardan bazılarıydı. Cite de Pera bir süre çiçek mezat yeri olarak da kullanılmaya başlanınca, Beyoğlu'ndaki çiçekçiler pasaja toplanmış ve pasajın adı "Çiçekçiler Pasajı"na dönüşmüştür. 1940'lı yıllardan başlayarak açılan bira ve meyhaneler, bir süre sonra apartman sakinlerini ve çiçekçileri yavaş yavaş başka yerlere taşımış ve geriye sadece "çiçek" adı kalmıştır. Pasajın ilk meyhanesini açan ise Yorgo Efendi olmuştur. İlerleyen dönemde, Çiçek Pasajı'nı Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği'nin gayretleri ile asli durumu dikkate alınarak restore edilmiştir. 1988'deki restorasyondan sonra meyhane olarak kullanıma tekrar açılmış ve 2005 yılı Aralık ayında ise, Mey İçki A.Ş'nin desteği ile tarihi binanın son bakım ve yenileme çalışmaları yapılmıştır. Çatı ve diğer tüm görsel öğeler yeniden restore edilerek aydınlık,ferah ve hoş bir ortam oluşturulmuştur. Eski işletme sahiplerinin resimleri, Pasajın Müdavimlerinden ünlü gurme ,mimar ve yazar Aydın Boysan'nın resmi ve akardeoncu Madam Anahit'in resmi Pasajın duvarlarını süslemektedir. Gösterişli cephe mimarisine sahip Çiçek Pasajı (Hristaki Pasajı-Cite de Pera) halen, Beyoğlu'nun en süslü binası olma özelliğine sahiptir. Beyoğlu Güzelleştirme Derneği'nin gerçekleştirdiği bir ankette geçen "Beyoğlu denilince akla ilk ne geliyor? " sorusuna verilen cevaplarda Çiçek Pasajı birinciliği almıştır. Sayın Can Kıraç , 2 Ekim 1997 tarihli yazısında, Çiçek Pasajı'nın güzel havasını şu satırlarla ifade etmektedir; "Çiçek Pasajı, Beyoğlu akşamlarının ilk durağı, yönlendirici merkeziydi adeta...Ya uzun bir akşamın ilk yudumları ya da eve gitmeden bir iki kadehle stresin atıldığı bir mekan. Gönüllerimizi coşku ile dolduran Çiçek Pasajı Meyhanelerinde, her gün ve her gece başka bir alem yaşanır... Sofraları süsleyen meze çeşitleri, göz ve damak zevklerinize yeni ufuklar açar. Rakılarını yudumlayarak hayal alemlerine dalanların masalarında, her an yeni umutlar açar…ve dostlarla paylaşılan sofralarda, insanların şairlikleri de ortaya çıkar... Kendi Dünyalarıyla buluşan meyhane ozanları, şövalyeler gibi cesur, mecnunlar gibi aşık olurlar. Eğer birgün siz de aşık olursanız, bu düşler alemine dalmayı ihmal etmeyiniz. Çünkü, ÇiçekPasajı meyhanelerinde hayal kurmanın keyfi başkadır." Çiçek Pasajı; birasıyla, rakısıyla, en leziz mezeleriyle ve yenilenmiş tarihi atmosferiyle hizmette.
@ayhanguzel6934
Tanzimat döneminde, Sultan Abdülhamit ve Sultan Abdülaziz tiyatro seyretmek için Beyoğlu'nda, İstiklal Caddesi ile Sahne Sokağı'nın kesiştiği köşede yer alan ünlü Naum Tiyatrosu'na gelirlerdi. Verdi'nin "II Trovatore" adlı ünlü operası da, Paris'ten önce İstanbul'da bu tiyatroda sahnelenmiştir. Naum Tiyatrosu, sahnelenen İtalyan operaları nedeniyle İstanbul'un ve Avrupa'nın sayılı kültür merkezleri arasına girmiştir. 1870 yılında gerçekleşen büyük Beyoğlu yangınında, Naum Tiyatrosu da yanarak yıkılmış ve yangın sonrası yeniden inşaa edilen binalardan biri olmuştur. "Galata Bankerleri" sanıyla tanınan Rum bankerlerinden Hristaki Zografos Efendi, 1876 yılında, yanan Naum Tiyatrosu'nun yerini satın almıştır. Bu arsa üzerine, İtalyan mimar Cleanthy Zanno'ya çizdirdiği proje ile içinde bir çarşı ve apartman bulunduran, yeni tipte bir bina yaptırmıştır. 1876 yılında yapımı biten binanın altında, o dönemde moda olan, Paris tarzında düzenlenmiş 24 dükkan, üstünde ise 18 lüks daire bulunuyordu. Dükkanların oluşturduğu pasaja "Hristaki Pasajı", binaya ise "Cite de Pera" adı verilmiştir. Pasajın ilk dönemlerinde açılan Acemyan'ın tütüncü dükkanı, Maison Parret ve Vallaury'nin pastanesi, Japon mağazası, Natürel çiçekçisi, Pandelis'in çiçekçi dükkanı, Schumacher'in fırını, Papadopulos'un mücellithanesi, Keserciyan'ın terzihanesi, Yorgo'nun meyhanesi, Sideris'in kürk mağazası gibi işletmeler bu dükkanlardan birkaçıydı. 1908 yılında bina mülkiyetinin Sadrazam Sait Paşa'ya geçmesiyle birlikte pasaj "Sait Paşa Geçidi" adını almıştır. 1940 Mütareke yıllarında ise pasajdaki küçük dükkanlara çiçekçiler yerleşmeye başlamıştır. Ekim Devriminden kaçan beyaz Rus kadınları, baronesler ve düşesler de burada çiçek satanlardan bazılarıydı. Cite de Pera bir süre çiçek mezat yeri olarak da kullanılmaya başlanınca, Beyoğlu'ndaki çiçekçiler pasaja toplanmış ve pasajın adı "Çiçekçiler Pasajı"na dönüşmüştür. 1940'lı yıllardan başlayarak açılan bira ve meyhaneler, bir süre sonra apartman sakinlerini ve çiçekçileri yavaş yavaş başka yerlere taşımış ve geriye sadece "çiçek" adı kalmıştır. Pasajın ilk meyhanesini açan ise Yorgo Efendi olmuştur. İlerleyen dönemde, Çiçek Pasajı'nı Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği'nin gayretleri ile asli durumu dikkate alınarak restore edilmiştir. 1988'deki restorasyondan sonra meyhane olarak kullanıma tekrar açılmış ve 2005 yılı Aralık ayında ise, Mey İçki A.Ş'nin desteği ile tarihi binanın son bakım ve yenileme çalışmaları yapılmıştır. Çatı ve diğer tüm görsel öğeler yeniden restore edilerek aydınlık,ferah ve hoş bir ortam oluşturulmuştur. Eski işletme sahiplerinin resimleri, Pasajın Müdavimlerinden ünlü gurme ,mimar ve yazar Aydın Boysan'nın resmi ve akardeoncu Madam Anahit'in resmi Pasajın duvarlarını süslemektedir. Gösterişli cephe mimarisine sahip Çiçek Pasajı (Hristaki Pasajı-Cite de Pera) halen, Beyoğlu'nun en süslü binası olma özelliğine sahiptir. Beyoğlu Güzelleştirme Derneği'nin gerçekleştirdiği bir ankette geçen "Beyoğlu denilince akla ilk ne geliyor? " sorusuna verilen cevaplarda Çiçek Pasajı birinciliği almıştır. Sayın Can Kıraç , 2 Ekim 1997 tarihli yazısında, Çiçek Pasajı'nın güzel havasını şu satırlarla ifade etmektedir; "Çiçek Pasajı, Beyoğlu akşamlarının ilk durağı, yönlendirici merkeziydi adeta...Ya uzun bir akşamın ilk yudumları ya da eve gitmeden bir iki kadehle stresin atıldığı bir mekan. Gönüllerimizi coşku ile dolduran Çiçek Pasajı Meyhanelerinde, her gün ve her gece başka bir alem yaşanır... Sofraları süsleyen meze çeşitleri, göz ve damak zevklerinize yeni ufuklar açar. Rakılarını yudumlayarak hayal alemlerine dalanların masalarında, her an yeni umutlar açar…ve dostlarla paylaşılan sofralarda, insanların şairlikleri de ortaya çıkar... Kendi Dünyalarıyla buluşan meyhane ozanları, şövalyeler gibi cesur, mecnunlar gibi aşık olurlar. Eğer birgün siz de aşık olursanız, bu düşler alemine dalmayı ihmal etmeyiniz. Çünkü, ÇiçekPasajı meyhanelerinde hayal kurmanın keyfi başkadır." Çiçek Pasajı; birasıyla, rakısıyla, en leziz mezeleriyle ve yenilenmiş tarihi atmosferiyle hizmette.
@ayhanguzel6934
Tanzimat döneminde, Sultan Abdülhamit ve Sultan Abdülaziz tiyatro seyretmek için Beyoğlu'nda, İstiklal Caddesi ile Sahne Sokağı'nın kesiştiği köşede yer alan ünlü Naum Tiyatrosu'na gelirlerdi. Verdi'nin "II Trovatore" adlı ünlü operası da, Paris'ten önce İstanbul'da bu tiyatroda sahnelenmiştir. Naum Tiyatrosu, sahnelenen İtalyan operaları nedeniyle İstanbul'un ve Avrupa'nın sayılı kültür merkezleri arasına girmiştir. 1870 yılında gerçekleşen büyük Beyoğlu yangınında, Naum Tiyatrosu da yanarak yıkılmış ve yangın sonrası yeniden inşaa edilen binalardan biri olmuştur. "Galata Bankerleri" sanıyla tanınan Rum bankerlerinden Hristaki Zografos Efendi, 1876 yılında, yanan Naum Tiyatrosu'nun yerini satın almıştır. Bu arsa üzerine, İtalyan mimar Cleanthy Zanno'ya çizdirdiği proje ile içinde bir çarşı ve apartman bulunduran, yeni tipte bir bina yaptırmıştır. 1876 yılında yapımı biten binanın altında, o dönemde moda olan, Paris tarzında düzenlenmiş 24 dükkan, üstünde ise 18 lüks daire bulunuyordu. Dükkanların oluşturduğu pasaja "Hristaki Pasajı", binaya ise "Cite de Pera" adı verilmiştir. Pasajın ilk dönemlerinde açılan Acemyan'ın tütüncü dükkanı, Maison Parret ve Vallaury'nin pastanesi, Japon mağazası, Natürel çiçekçisi, Pandelis'in çiçekçi dükkanı, Schumacher'in fırını, Papadopulos'un mücellithanesi, Keserciyan'ın terzihanesi, Yorgo'nun meyhanesi, Sideris'in kürk mağazası gibi işletmeler bu dükkanlardan birkaçıydı. 1908 yılında bina mülkiyetinin Sadrazam Sait Paşa'ya geçmesiyle birlikte pasaj "Sait Paşa Geçidi" adını almıştır. 1940 Mütareke yıllarında ise pasajdaki küçük dükkanlara çiçekçiler yerleşmeye başlamıştır. Ekim Devriminden kaçan beyaz Rus kadınları, baronesler ve düşesler de burada çiçek satanlardan bazılarıydı. Cite de Pera bir süre çiçek mezat yeri olarak da kullanılmaya başlanınca, Beyoğlu'ndaki çiçekçiler pasaja toplanmış ve pasajın adı "Çiçekçiler Pasajı"na dönüşmüştür. 1940'lı yıllardan başlayarak açılan bira ve meyhaneler, bir süre sonra apartman sakinlerini ve çiçekçileri yavaş yavaş başka yerlere taşımış ve geriye sadece "çiçek" adı kalmıştır. Pasajın ilk meyhanesini açan ise Yorgo Efendi olmuştur. İlerleyen dönemde, Çiçek Pasajı'nı Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği'nin gayretleri ile asli durumu dikkate alınarak restore edilmiştir. 1988'deki restorasyondan sonra meyhane olarak kullanıma tekrar açılmış ve 2005 yılı Aralık ayında ise, Mey İçki A.Ş'nin desteği ile tarihi binanın son bakım ve yenileme çalışmaları yapılmıştır. Çatı ve diğer tüm görsel öğeler yeniden restore edilerek aydınlık,ferah ve hoş bir ortam oluşturulmuştur. Eski işletme sahiplerinin resimleri, Pasajın Müdavimlerinden ünlü gurme ,mimar ve yazar Aydın Boysan'nın resmi ve akardeoncu Madam Anahit'in resmi Pasajın duvarlarını süslemektedir. Gösterişli cephe mimarisine sahip Çiçek Pasajı (Hristaki Pasajı-Cite de Pera) halen, Beyoğlu'nun en süslü binası olma özelliğine sahiptir. Beyoğlu Güzelleştirme Derneği'nin gerçekleştirdiği bir ankette geçen "Beyoğlu denilince akla ilk ne geliyor? " sorusuna verilen cevaplarda Çiçek Pasajı birinciliği almıştır. Sayın Can Kıraç , 2 Ekim 1997 tarihli yazısında, Çiçek Pasajı'nın güzel havasını şu satırlarla ifade etmektedir; "Çiçek Pasajı, Beyoğlu akşamlarının ilk durağı, yönlendirici merkeziydi adeta...Ya uzun bir akşamın ilk yudumları ya da eve gitmeden bir iki kadehle stresin atıldığı bir mekan. Gönüllerimizi coşku ile dolduran Çiçek Pasajı Meyhanelerinde, her gün ve her gece başka bir alem yaşanır... Sofraları süsleyen meze çeşitleri, göz ve damak zevklerinize yeni ufuklar açar. Rakılarını yudumlayarak hayal alemlerine dalanların masalarında, her an yeni umutlar açar…ve dostlarla paylaşılan sofralarda, insanların şairlikleri de ortaya çıkar... Kendi Dünyalarıyla buluşan meyhane ozanları, şövalyeler gibi cesur, mecnunlar gibi aşık olurlar. Eğer birgün siz de aşık olursanız, bu düşler alemine dalmayı ihmal etmeyiniz. Çünkü, ÇiçekPasajı meyhanelerinde hayal kurmanın keyfi başkadır." Çiçek Pasajı; birasıyla, rakısıyla, en leziz mezeleriyle ve yenilenmiş tarihi atmosferiyle hizmette.
@mehmetakifandazman8319
Çiçek Pasajı (Cité de Péra), İstanbul, Beyoğlu'nda İstiklal Caddesi üzerinde yer alan, Büyük Beyoğlu Yangını sonucu yok olan Naum Tiyatrosu'nun arsasına 1876'da kurulmuş tarihi bir pasaj.
@mehmetakifandazman8319
Çiçek Pasajı (Cité de Péra), İstanbul, Beyoğlu'nda İstiklal Caddesi üzerinde yer alan, Büyük Beyoğlu Yangını sonucu yok olan Naum Tiyatrosu'nun arsasına 1876'da kurulmuş tarihi bir pasaj.
@playerx5020
Otantik Anadolu yemekleri isimli restaurant çiçek pasajı ile aynı binada cadde üzeri kısmında. Gözleme ve mantı konusunda çok başarılı. Diğer yöresel yemekler de güzel. Mekan temiz ve ferah.
@filgezi
Yürüyüş caddesi, çok kalabalık ama canlı. geceleri güvenli
@Sevara Arancı
Otantik mimarisi, renkli yaşam enerjisi ile gitmeniz gereken bir yer. Eğlenceyi seven hem biraz sohbet edeyim hemde hafiften demleniyim derseniz gayet uygun. İçerisinde bulunan onlarca mekandan birisini seçebilirsiniz . Dilerseniz serbest gezen müzizyenlerden birini masaya çağırıp şarkılara eşlik edebilir yada canlı müzikli mekanlara gidebilirsiniz.
@Sevara Arancı
Otantik mimarisi, renkli yaşam enerjisi ile gitmeniz gereken bir yer. Eğlenceyi seven hem biraz sohbet edeyim hemde hafiften demleniyim derseniz gayet uygun. İçerisinde bulunan onlarca mekandan birisini seçebilirsiniz . Dilerseniz serbest gezen müzizyenlerden birini masaya çağırıp şarkılara eşlik edebilir yada canlı müzikli mekanlara gidebilirsiniz.