Habib-İ Neccar Camisi
- 5.0 Mükemmel (10 Değerlendirme Puanı)
- •
- Yapılacak Şeyler



Yerel Rehberlerin Notu
Yerel Rehberler tarafından oluşturulan bu makale bilgi vermek amacıyla oluşturulmuştur.
Bu sayfadaki bilgileri güncellemek için Yerel Rehber başvurusu yapabilirsin.
Yerel Rehber olmak için iletişim sayfasından bize ulaşabilirsiniz.
Özellikler
5.0
/5.0
(10 Değerlendirme Puanına Göre)
Tüm Yorumlar
Tüm yorumlar ve değerlendirmeler
Milâdî 638'den beri ayakta kalan bir cami. Mutlak gidilmesi, görülmesi gereken bir tarihi eser. Bugünkü Türkiye sınırları içerisinde inşa edilen ilk cami olduğu kabul edilmektedir. Kurtuluş Caddesi'nde bulunan cami Hz. İsa’nın havarilerine ilk inanan ve bu uğurda canını veren bir Antakyalı'nın adını taşımaktadır. Bu olay Kur’an-ı Kerim’de Yasin Suresi’nde geçmektedir. Rivayete göre, MS 40’lı yıllarda İsa’nın yardımcıları Antakya’ya gelip tanrının tek olduğunu anlatmaya çalıştıklarında onlara inananların başında bir marangoz (neccar) gelir. Neccar, Pagan inanışından vazgeçip onlara katılır. Ancak havarilerin yeni vaazları halkı öfkelendirir. Kral da havarileri hapse attırır. Bunun üzerine Antakya’ya yeni bir elçi, Şem’un Safa, gönderilir. Şem’un, mucizeleriyle kralı ikna eder ve arkadaşlarını kurtarır. Halk ise havarilere inanmamakta kararlıdır. Uğursuzluk getirdiklerini düşündükleri için onları taşlayarak öldürmeyi planlamaktadır. Habib-i Neccar öfkeli ahaliyi durdurmaya çalıştığı sırada öldürülür. Rivayet edilir ki kesilen başı, Lübnan Dağı’nın tepesinden, şimdi türbesi ve mezarının bulunduğu yere kadar yuvarlanır. Cami, Memlük Hükümdarı Baybars zamanında eski bir tapınağın yerine yapılmıştır. Caminin kuzeydoğu köşesinde, yerin 4 metre altında Habib-Neccar’ın ve Şem’un Safa’nın, girişte ise Yuhanna ve Pavlos’un türbeleri bulunmaktadır. Etrafı medrese odaları ile çevrilidir. Cami avlusunda bulunan şadırvan ise 19'uncu yüzyıl eseridir. Kaynak: kulturportali.gov.tr
Miladi 638 yılında Ebu Ubeyde bin el Cerrah r.a tarafından yaptırılmıştır. Şu anki hali Osmanlı dönemi eseri olup Memlük mimari izleri taşımaktadır.Habib-i Neccar ve Şem-nun Safa hz. türbeleri zeminden 4.mt aşağıdadır, Rabbim şehadetlerini kabul buyursun. Tapu kütüğünde Antakya 5 mıntıka 1305 parselde 1560 m2 alanlı ev niteliğinde kayıtlıdır
Habib ş Neccar dagının muhteşem manzarası önünde sade ama etkileyici bi cami..orjinal bi minaresi var..ve hakkettiği değeri ve ilgiyi gördüğünü söyleyemeyeceğim..tanıtımın yetersiz olduğunu düşünüyorum..hz İsa’nın 12 havarisinden ikisi (Yuhanna ve Pavlus ‘un kabirleri burada mesela)
Çok huzurlu bir yer. Caminin de dağın da adı Habib-i Neccar'dır. Hikayesi ise şöyle: Antakya’nın 638 yılında Müslüman Arapların eline geçtiği dönemde inşa edilen Habib-i Neccar Camisi Türkiye sınırları içerisinde inşa edilen ilk camidir.Cami Hz. İsa’nın havarilerine ilk inanan ve bu uğurda canını veren bir Antakyalı'nın adını taşımaktadır. Bu olay Kur’an-ı Kerim’de Yasin Suresi’nde geçmektedir. MS 40’lı yıllarda Hz. İsa’nın havarileri Antakya’ya gelip tanrının tek olduğunu anlatmaya çalıştıklarında onlara inananların başında bir marangoz (neccar) gelir. Neccar, Pagan inanışından vazgeçip onlara katılır. Halk kendilerine uğursuzluk getirdikleri için Neccar-i ve havarileri öldürür.
Antakyada mutlaka görülmesi gereken bir mekan.Anadoludaki ilk cami.hemen yakınında uzun çarşı var.orayı geze geze aşağıya şehir merkezine asi nehri kenarına geliyorsunuz.Ulu cami de burada orayı da görün derim.Kebapçılar ,künefeciler ,mağazalar burada.
Anadolu'da yapilan ilk camii. M.S. 40'li yillarda Antakya'da yaşamış ve Kuran-I Kerim'in Yasin Suresi'nde adı geçtiği düşünülen bir marangoz. O zamanlarda Hz. Isa ve havarileri Antakya'ya gelip tanrının tek oldugunu anlatmaya çalışmışlar. Ve buna inananlarin basinda, Neccar geliyormuş. Mutlaka ziyaret edin ve caminin içine girin
Anadolu'da yapılan ilk camii . Bu özelliğiyle bile gelip görüp gezilmeye değer. Avlusunda bir soluk alın . Hatay'a geliyorsaniz listenizin bir yerinde görülmesi gerekenler içinde yer almalı diye düşünüyorum.
Habib-i Neccar Camisi, Antakya’nın 638 yılında Müslüman Arapların eline geçtiği dönemde inşa edilmiştir. Bugünkü Türkiye sınırları içerisinde inşa edilen ilk cami olduğu kabul edilmektedir. Kurtuluş Caddesi'nde bulunan cami Hz. İsa’nın havarilerine ilk inanan ve bu uğurda canını veren bir Antakyalı'nın adını taşımaktadır. Bu olay Kur’an-ı Kerim’de Yasin Suresi’nde geçmektedir. Rivayete göre, MS 40’lı yıllarda Hz. İsa’nın havarileri Antakya’ya gelip tanrının tek olduğunu anlatmaya çalıştıklarında onlara inananların başında bir marangoz (neccar) gelir. Neccar, Pagan inanışından vazgeçip onlara katılır. Ancak havarilerin yeni vaazları halkı öfkelendirir. Kral da havarileri hapse attırır. Bunun üzerine Antakya’ya yeni bir elçi, Şem’un Safa, gönderilir. Şem’un, mucizeleriyle kralı ikna eder ve arkadaşlarını kurtarır. Halk ise havarilere inanmamakta kararlıdır. Uğursuzluk getirdiklerini düşündükleri için onları taşlayarak öldürmeyi planlamaktadır. Habib-i Neccar öfkeli ahaliyi durdurmaya çalıştığı sırada öldürülür. Rivayet edilir ki kesilen başı, Habibi-i Neccar Dağı’nın tepesinden, şimdi türbesi ve mezarının bulunduğu yere kadar yuvarlanır. Caminin kuzeydoğu köşesinde, yerin 4 metre altında Habib-Neccar’ın ve Şem’un Safa’nın, girişte ise Yuhanna ve Pavlos’un türbeleri bulunmaktadır. Etrafı medrese odaları ile çevrilidir. Cami avlusunda bulunan şadırvan ise 19'uncu yüzyıl eseridir.
Caminin altinda mezarlar mevcut ki bu haliyle bile şaşırtıcı, dar merdivenlerden 3 kat aşağı inerek mezarlara ulaşılıyor, havalandırma iyi değil ve küf kokusu mevcut, buna bir çözüm bulunmalı. Yan tarafında 2 tane havarinin de mezarı mevcut. Caminin manevi havası avlusuna adım attığınızda sizi etkiliyor. En büyük problem otopark olmaması, yol kenarında yer bulmak zaten imkansız, cami karşısında özel otopark var saati 30 tl (21.07.22) ki böyle fiyat büyüksehirlerde yok. Aracimizi avm otoparkına bırakıp yürüyerek camiye ulaştık yaklaşık 10-15 dk mesafede.
Habib-i Neccar Camii Hatay'ın Antakya ilinde bulunan bir camiidir. Habib-i Neccar, Kuran-ı kerimde de geçmektedir. Yasin suresinin 20. ve 21.ayetinde konu geçmektedir. Camii avlusuna girdiğinizde sol tarafta ince bir geçit var. Oradan 2 kat aşağıya indiğinizde tam karışınızda Habib-i Neccar'ın kabri, sol tarafında ise havarilerden birinin kabri bulunmaktadır. Ortamın farklı bir atmosferi var. Sanki o döneme geçiş yapmış gibi hissettiriyor. Gitmenizi ve Kuran'da geçen yeri okumanızı tavsiye ederim. Dışarıya çıktıktan sonra sağ tarafta Havari yahya ve yunus'un da kabri bulunmaktadır. Orayıda ziyaret edebilirsiniz. Genel olarak avlusu çok büyük değil. Birkaç ağaçla avlu süslenmeye çalışılmış. Aynı zamanda avluda Diyanete ait bir alan da mevcut. Ve diğer bazı dersliklerde bulunmaktadır. Camiiletin kıymetini bilmeliyiz, onlara sahip çıkmalıyız. Özellikle de Kuran'da geçenlere daha fazla önem göstermeliyiz, ehemmiyet göstermeliyiz. Not= Her camiiye gittiğimizde 2 rekat Tahiyyatül Mescid namazını kılmak, sünnete uygun bir davranış olur. Bu sünneti hayatımıza yerleştirebiliriz.

