Esenler Merkez Camisi
4.8
Puan
Rehber Bul
Burayı keşfetmek için rehber bulun.
Esenler Merkez Camisi İstanbul bulunan Dini Yerler 'den biridir. Bu sayfa Esenler Merkez Camisi hakkında bilgi vermek amacıyla YerelBot tarafından otomatik olarak oluşturulmuştur. En kısa sürede Yerel Rehber ekibimiz tarafında güncellenecek ve daha detaylı bilgi paylaşılacaktır. Esenler Merkez Camisi hakkında daha fazla bilgi almak için bu sayfayı yakında tekrar ziyaret edin. Yerel Rehberlerin Esenler Merkez Camisi düşüncelerini okumak için yorumlar bölümüne bakabilirsiniz. İstanbul Bölgesinden daha fazla gezilecek yer keşfetmek için İstanbul sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Bu sayfadaki bilgileri güncellemek için Yerel Rehber başvurusu yapabilirsin.
Yerel Rehber olmak için iletişim sayfasından bize ulaşabilirsiniz.
Bu sayfadaki bilgileri güncellemek için Yerel Rehber başvurusu yapabilirsin.
Yerel Rehber olmak için iletişim sayfasından bize ulaşabilirsiniz.
Özellikler
Sunulan Hizmetler
Sigara İçilmez
Park Yeri
Ücretsiz
Açık Hava
Gezilecek Yer
Rehberler
Rehber ile Keşfet
Tüm Yorumlar
Misafir Yorumları
4.8
Puanlama :
@talhaozyahni3883
Esenler, Bizanslılardan kalma bir yerleşim alanı. Bu bölgenin en eski ahalisi Litros (Esenler)ve Avas (Atışalanı) adlarıyla kurulan köylerde yaşayan Rumlar. Esenler veya Atışalanı Köyleri eski tarihlerde Bizans’ın şaşalı devirlerinde İstanbul’un Türk’ler tarafından fethine kadar Bizans köyleri olup, Bizans İmparatorluğu’na türlü tarım ürünleri yetiştirerek ekonomik katkıda bulundular. Osmanlı döneminde Mahmutbey nahiyesi içerisinde birer Rum yerleşim yeri olan Litros ve Avas köylerinin etnik yapısı, Lozan Antlaşması’yla değişti.Cumhuriyet döneminde Rum kökenli halkın Yunanistan’a göç etmesiyle boşalan köylere, Doğu Mekodanya’dan gelen Türkler iskan ettirildi. Uzun yıllar mübadele köyü konumunda kalan Litros ve Avas isimlerini 1930’lu yıllara kadar korudu. 1937 – 1940 yıllarında gerçekleştirilen değişiklikle Litros-Esenler, Avas-Atışalanı olarak Türkçeleştirildi. İlçemiz, tarihi eser bakımından zengin olmamakla beraber Bizans ve Osmanlı dönemine ait çeşme, su kemeri, su terazisi ve sebil günümüze ulaşan tarihi yapılarımız arasında bulunuyor. Avas Kemeri, Atışalanı Çeşmesi, Atışalanı Sebili, Menderes Çeşmesi (Litros Ayazması), Yavuz Selim Çeşmesi ve Nene Hatun Çeşmesi gibi Esenler’deki tarihi eserlerin kitabeleri, zaman içinde tahrip edildiği için yapım tarihleri hakkında kesin bir bilgi vermek mümkün değil. Tarihi kaynaklarda, bu yapıtlardan sadece Avas Kemeri hakkında, bazı bilgilere ulaşmak mümkün. Eski haritalarda Avasköy Kemeri veya Yılanlıkemer diye anılan bu kemerin üzerinden Süleymaniye ile Beylik sularının künkleri geçer. Kemer, Mimar Sinan yapısıdır. Sinan’ın yaptığı su kemerleri arsında gerek Tezkiret’ül-Bünyan ve gerekse Tezkiret’ül-Enbiye’de, Avasköy Kemeri’nden bahsediliyor. Bu kemerin yapısındaki zerafet ve uygulanan teknik, Mimar Sinan yapısı olduğunu açıkça gösteriyor. Yatay kuvvetlerin karşılanması için Sinan’ın, Uzunkemer, Paşa Kemeri ve diğer kemerlerde uyguladığı 3 m. eninde ve tabandaki 0,60-0,75 m’lik çıkıntılar tepede sıfır olacak şekilde yapılan payandalar bu kemerde de aynen uygulanmış. Gözlerin açıklıkları 4,50 m.’dir. Yalnız ortadaki göz 6 m. olarak yapılmıştır. Talveg’den tepesinin yüksekliği 10,30 m’dir. Sert kalker taşları ile yapılmış olan bu kemerde künklerin iç çapı 21 cm’dir. Süleymaniye Suyollarına ait haritada bu kemer 11 gözlü, Topkapı Sarayı Müzesi III. Ahmet kitaplığındaki 1607 tarihli haritada 12 gözlü, 1748 tarihli haritada ise yine 12 gözlü olarak çizilmiş. Kışla kompleksi, İstanbul’u Edirne’ye bağlayan eski yol üzerinde yer alır. Buradaki yerleşme kentin Bizans dönemine kadar bağlanmakta ve bölge Aretai adıyla tanımlanıyor. 999 yılı sonlarına kadar İstanbul’un eski askeri alanlarının başında gelen Davutpaşa kışla yapıları, artık Yıldız Teknik Üniversitesi’ ne devredildi. Kışla 1986’da bile, konut sahalarının dışında sayılacak durumdayken, şehrin büyümesi hızlanınca, on milyonluk İstanbul için Davutpaşa yapıları, şehir dışı askeri site binaları olma özelliğini kaybetti. Kışla binalarının sivil hizmetine sunulmasının ana nedeni de zaten budur. Askeri yapılar, Osmanlı imar sistemi içinde başlangıçtan itibaren devlet tarafından inşa edilen tek yapı grubu. Ancak, Osmanlı ordusunun yalnızca Kapıkulu askerleri için kışla binasına gerek duyulması nedeniyle, 18. yüzyıl sonuna kadar fazla sayıda kışla inşa edilmedi. Fatih Sultan Mehmed ordusu ile İstanbul’u kuşattığı sıralarda 12 000 kişiden oluşan yeniçerisi, 4 000 sipahisi ile şimdiki Davutpaşa ve Maltepe kışlalarının bulunduğu alanda ordugaha geçmişti. İstanbul surları dışındaki yüksek noktalardan biri olan Davutpaşa kışlasının bulunduğu yer, Fatih Sultan Mehmet döneminden beri askeri alan şeklinde değerlendirilmişti.. Su yolu, sarnıç kalıntıları ve bir kagir binadan arta kalmış tonoz parçaları, buranın Bizans döneminde de askeri alan şeklinde kullanılmış olabileceğini hatıra getiriyor. Batıya açılış ve reformlar dönemindeki askeri yapı toplulukları arasında, İstanbul’un Anadolu yakasında Selimiye, Rumeli yakasında da Davutpaşa gerçek birer askeri site durumu arz ederler.
@sedatpinar
Bir yakınımın cenazesi nedeniyle bu camiye ilk defa gittim. Tabutu demir bir sehpa üzerindeydi, musalla taşı yoktu.
@euronetpromotio
Hasan Ulaş hocamızdan ve Cami müezzini Abdullahtan Allah razı olsun
@hamdiozkan
Kalabalık şehrin ortasına sıkışıp kalmış çok güzel bir camimiz. Buraya özel araç ile ulaşmak ve aracı park edecek yer bulmak çok zor. Çünkü Cami Dört Yol meydanında ve burası trafiğe kapalı. Farklı semtlerden gelecekseniz toplu taşıma ile gelmenizi tavsiye ederim.
@cengizissiyil7928
Yapan ve yaptıranlardan Allah razı olsun.
@yastiktv
Cami Merkezi bir konumda ulaşımı rahat
@musayildirim
Mekke 'nin (?) Esenler şubelerinden biri daha, merkezi ve yeni camiilerimizden Allah (Celle Celâlûhu) yaptığımız yapacağımız tüm ibadet ve dualarımızı kabul ve makbul eylesin bütün ölmüşlerimize de Rahmeti ile muamele eylesin İnşaAllah...
@rasimelibol3171
Huzur verici... Hemen karşısında birden fazla çay ocağının bulunduğu bir bahçe var. Tam bir sohbet muhabbet mekanı. Bahçenin yanı aşkında tarihi bir taş bina restore edilerek dijital kütüphane yapılmış ve gençlerin hizmetine sunulmuş. Camiyi iki taraftan çevreleyen Dörtyol meydanı ise cıvıl cıvıl. Yani herkesi ve her kesimi eteklerinde toplamayı başarabilmiş nadir mekanlardan. Doğallık bozulmamış, otantik... Çay bahçesine genelde Esenlerin emektarları takılıyor. Böyle kendiliğinden oluşan bir nostalji... Yolunuz düşerse havalar soğumadan burada bir çay içimi oturun derim. Ben eskiden daha sık uğrardım maalesef şimdilerde o kadar çok gelemiyorum. Çünkü birlikte geldiğim bazı dostlar İstanbul dışına çıktı. O nedenle yolum pek az düşüyor.
@gezipgeliyorum
Merhabalar; Burada Cuma Namazı eda edenler çok şanslılar. Hemen yan tarafındaki çay bahçesi çok uyumlu olmuş. Tam sakin kalıp dinlenmelik bir yer. Çaylar 2 TL ve çalışanları da güleryüzlü ve samimi buldum.