Hagia Sophia
4.7
Point
Find Your Guide
Find a guide to explore this place.
Hagia Sophia is one of the popular places with Iznik. This page has been created automatically by localbot to provide information about Hagia Sophia. As soon as we will be updated by our local guide team and more detailed information will be shared. Visit this page again soon to get more information about Hagia Sophia. You can look at the comments section to read the Hagia Sophia thoughts of local guides. You can visit our Iznik page to explore more places to visit from the Iznik region.
You can apply for a local guide to update the information on this page.
You can contact us from the contact page to become a local guide.
You can apply for a local guide to update the information on this page.
You can contact us from the contact page to become a local guide.
Features
Services Offered
No Smoking
Car Park
Free
Open Air
Visit
Guides
Explore with Guide
All Comments
Guest Comments
4.7
Scoring :
@kizilelma
↓AYASOFYA CAMİİ HAKKINDA KISA BİLGİLER↓ Ayasofya veya resmî adıyla Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi, eskiden Azize Sofya Kilisesi, İstanbul'da yer alan bir cami, eski bazilika, katedral ve müze. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olup 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından camiye dönüştürülmüştür. 1934 yılında yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile müzeye dönüştürülmüş, kazı ve tadilat çalışmaları başlatılmış ve 1935-2020 yılları arasında müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında ise müze statüsünün iptal edilmesiyle tekrar cami statüsü kazanmıştır. Katedral (537-1054) Rum Ortodoks katedrali (1054-1204) Roma Katolik katedrali (1204-1261) Rum Ortodoks katedrali (1261-1453) Cami (1453-1934)[a] Müze (1935-2020) Cami (2020-günümüz) SULTAN FATİH'İN AYASOFYA VAKFİYESİ TERCÜMESİ "İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya'yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi'nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar. Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse; Allâh'ın, Peygamber'in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen LANETİ ONUN VE ONLARIN ÜZERİNE OLSUN, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allâh'ın azabı onlaradır. Allâh işitendir, bilendir. (Fatih Sultan Mehmed Han / 1 Haziran 1453)
@bekirtavli
Ayasofya, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinden sonra camiye dönüştürüldü. Ayasofya o sıralar harap olmuş bir haldeydi. Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya’nın temizlenmesini ve camiye dönüştürülmesini emretti. Caminin ilk minaresi Fatih Sultan Mehmet döneminde tuğla kullanılarak yapıldı. Diğer bir minareyi ise II. Bayezid yaptırdı. Kanuni Sultan Süleyman ise 16. yüzyılda fethetmiş olduğu Macaristan’dan iki dev kandil getirdi. bu kandiller mihrabın iki yanında durmaktadır. Ayasofya tarihi boyunca sayısız onarım ve restorasyon çalışmaları gördü. II. Selim döneminde (1566–1574) cami yapısal olarak dayanıksız bir hal aldı. O yıllarda dünyanın ilk deprem mühendislerinden biri sayılan Osmanlı baş mimarı Mimar Sinan, camiye dış istinat yapıları (payanda) ekledi ve sağlamlaştırdı. Mimar Sinan ayrıca, kubbeyi sağlam bir hale getirdi ve hünkar mahfili ile birlikte binanın batı kısmına iki geniş minare yaptı. 1577 yılında ise güneydoğu kısmına II. Selim’in türbesini ekledi. Ayasofya’ya Osmanlı döneminde müezzin mahfili, mermerden minber, vaaz kürsüsü ve hünkar mahfiline açılan bir galeri eklendi. I. Mahmud’un emriyle 1739’da bina restore edildi. Bu restorasyon ile birlikte bir kütüphane ile binanın bahçesine bir imarethane, bir medrese ve bir şadırvan ekletti. Aynı dönemde bunlara ek olarak yeni bir mihrap ve yeni bir sultan galerisi yapıldı. Sultan Abdülmecit, Ayasofya’yı 1847 ile 1849 yılları arasında Gaspare Fossati ve kardeşi Giuseppe Fossati’ye restore ettirdi. Başlangıçta sütunlar, kubbe ve tonoz sağlamlaştırıldı. Daha iç ve dış dekorasyon yenilendi. Kazasker Mustafa İzzed Efendi’nin eseri olan önemli isimlerin hat sanatıyla yazılı olduğu yuvarlak dev tablolar yenilenip sütunlara asıldı. Daha birçok yenileme işlemi yapıldıktan sonra minarelerin boyları eşitlendi. Çalışmalar bittikten sonra Ayasofya Camii 13 Temmuz 1849’da halka açıldı. Ayasofya tarihi boyunca yapılan restorasyon çalışmalarının en etkili ve güzel olanları Osmanlı döneminde yapıldı.
@ugurdurmaz1041
Ayasofya, mimari bakımdan merkezî planı birleştiren kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır. Ayasofya adındaki "Aya" sözcüğü "kutsal, azize" anlamına gelir. "Sofya" sözcüğü ise Eski Yunancada "bilgelik" anlamındaki sophos sözcüğünden gelir.[4] Dolayısıyla "aya sofya" adı "kutsal bilgelik" ya da "ilahî bilgelik" anlamına gelmekte olup Ortodoksluk mezhebinde Tanrı'nın üç niteliğinden biri sayılır.[5] 6. yüzyılın ünlü bilim adamları, fizikçi Miletli İsidoros ve Trallesli Anthemius'un[3][6] yönettiği Ayasofya’nın inşaatında yaklaşık 10.000 işçinin[7][8][9] çalıştığı ve I. Justinianus'un bu iş için büyük bir servet harcadığı belirtilir.[10] Bu çok eski binanın bir özelliği, yapımında kullanılan bazı sütun, kapı ve taşların binadan daha eski yapı ve tapınaklardan getirilmiş olmasıdır.[11][12] Bizans döneminde Ayasofya, büyük bir "kutsal emanetler" zenginliğine sahipti. Bu emanetlerden biri de 15 metre yüksekliğindeki gümüş ikonostasisti.[not 1][13] Konstantinopolis Patriği'nin patrik kilisesi ve Ortodoks Kilisesi'nin bin yıl boyunca merkezi olan Ayasofya, 1054 yılında Patrik I. Mihail Kirularios'un Papa IX. Leo tarafından aforoz edilmesine şahitlik etmiş olup bu olay, genel olarak Schisma'nın, yani Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılmasının başlangıcı sayılır. 1453’te kilise camiye dönüştürüldükten sonra mozaiklerinden insan figürleri içerenler tahrip edilmemiş (içermeyenlerse olduğu gibi bırakılmıştır), yalnızca ince bir sıvayla kaplanmış ve yüzyıllarca sıva altında kalan mozaikler, bu sayede doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir. Cami, müzeye dönüştürülürken sıvaların bir kısmı çıkarılmış ve mozaikler yine gün ışığına çıkarılmıştır. Günümüzde görülen Ayasofya binası, aslında aynı yere üçüncü kez inşa edilen kilise olduğundan "Üçüncü Ayasofya" olarak da bilinir. İlk iki kilise isyanlar sırasında yıkılmıştır. Döneminin en geniş kubbesi olan Ayasofya’nın merkezî kubbesi, Bizans döneminde bir kez (7 Mayıs 558) çökmüş,[14][15] Mimar Sinan’ın binaya payandaları eklemesinden itibaren de hiç çökmemiştir
@beratkengil
Ayasofya tarihin derinliklerinden beri çok değerli bir mabettir. Fethin sembolüdür. Ben Ayasofya'ya aşık bir insanım desem abartmış olmam. 3 yıldız vermemin sebebi ise bu aşık olduğum mabedin ikilemde bırakılan bugünkü durumudur. Evet tekrar ismen cami olması çok gurur verici, göğüs kabartan tarihi bir adımdır. Ama şunu üzülerek söylemeliyim ki Ayasofya bugün ne müze olmaktan tam kurtulabilmiştir ne de tam anlamıyla bir cami olabilmiştir. 1400'lerdeki teknolojiyle mükemmel bir şekilde üzerleri sıvanan freskler, mozaikler ve resimler bugün perde yöntemiyle kapatılmaya çalışılmaktadır ve perde yeterli de değildir. Dinen necis (pis) olan bir mekanda namaz kılmak caiz değildir ve ne yazık ki bugün Ayasofya'nın halıları toz toprak içindedir. Sağından solundan kablolar çıkmaktadır. İbadet alanı diye ayrılan ön kısımdaki 3-5 saflık bölüm çok yetersiz kalmaktadır. Gayrimüslim turistlerin caminin içine en fazla olsa olsa kubbe hizasına kadar girmeleri gerekir ama şu an en öndeki 5. safa kadar gelebiliyorlar. Yetkililer illa ön tarafları da görsünler diyorlarsa o zaman caminin sağ ve sol taraflarından turistler için alan açsınlar ve namaz kılanları rahatsız etmemeleri için cemaat kısmıyla arasına delikli ahşap paravanlar konulabilir. Ayrıca camide ışıklandırma yetersiz, hem içinde hem dışında. Ayasofya tekrar cami oldu diye sevinecekken bu manzaraları görmek içimi burktu açıkçası. İnşallah yakın bi gelecekte tam anlamıyla bi cami olduğunu görürüz aziz Ayasofya!
@pseudolife7114
Ayasofya camii gerek tarihi önemi gerekse mimari açıdan dünya mirası bir yapı. Burayı ziyaret edipte hayran olmamak elde değil. Yıllar önce müze iken ilk ziyaretimde inanılmaz etkilenmiştim. Hâlâ son derece etkileyici bir yer. Bu tarihi yarımadayı ziyaret edecekseniz kesinlikle toplu taşıma kullanın. En az 2 gün ayırın.civarda o kadar çok ziyaret edilecek yer var ki insan inanamıyor. Ramazan ayı münasebetiyle akşamları kalabalık oluyor. Ramazan eğlenceleri iptal edilmiş. Gündüz de çok kalabalık ve inanılmaz turist var. Yerebatan sarnıcı, Sultanahmet camii, arkeoloji ve Türk-islam müzesi, Gülhane parkı,Hürrem Sultan hamamı, bab-ı Ali, 3. Ahmet çeşmesi, aya İrini ve daha adını sayamayacağım onlarca tarihi mekan var. Tabi ki bunların başında Ayasofya geliyor.civarda yemek yiyebileceğiniz çok sayıda mekan var. Turistler için olanlar dışında da kendi bütçenize uygun yerler bulabilirsiniz. Hediyelik eşyada aynı şekilde.
@kazimserifoglu8423
Ayasofya, yeni adıyla Ayosofya-i Kebir Cami-i Şerifi. İstanbul'un, ülkemizin, hem Hristiyanlığın hem de İslamiyetin en önemli simgelerinden biri. Hem müzeyken hem de Cami olduktan sonra ziyaret etme fırsatım oldu. Üzülerek gördüm ki, müze zamanındaki gösterilen özen ve titizlik cami olduktan sonra kalmamış. 21 Nisan 2022 tarihinde sabah namazı için gittik. Giderken zorlandık çünkü tabelalarda yeterinde yönlendirme yok, daracık ve tekin gözükmeyen sokaklardan geçip ulaştık. İçerisi soğuktu, hatta dışarıdan daha soğuktu. Halıların üzeri toz ve kir doluydu. En önemli miraslarımızdan biri daha titizlikle korunmalı. İçerisi ideal sıcaklığa ayarlanmalı, halılar belli aralıklarla temizlenmeli hatta İslamiyete özgü hoş kokular(gül suyu gibi) sıkılarak Cami'nin güzel kokması sağlanmalı, devamlı güvenlik devriye gezmeli Cami'ye zarar vermeye çalışanları, topluluk kurallarına uymayanları uyarmalı. Cami içerisinde tüm ekipmanlar ve eşyalar eski islami konsepte uygun olmalı. Örneğin plastik rahle gördük, onun ahşaptan, Osmanlı motifleriyle süslenmiş bir rahle olması lazım, duvarlardan siyah kablolar geçiyor, kabloların ve hoparlörlerin uygun bir şekilde gizlenmesi gerekiyor. Çok önemli bir mirasa sahibiz ve bu miras türlü denemelerden sonra 1453 yılında elde edildi, bunun bilincinde olalım ve güzelce(hak ettiği şekilde) koruyalım. Saygılar... *Bİnlerce fotoğraf eklendiği için fotoğraf eklemiyorum