Buram buram sanat kokan Ankara'nın en renkli müzesi. Müze Kart geçerli ve Pazartesi günleri müze kapalı. Hemen girişte çantanızı koymanız için ücretsiz emanet dolapları var. Eserlere çok fazla yaklaşırsanız alarm sistemi devreye giriyor, güvenlikler sürekli geziyor ve yardımcı oluyorlar. Ankara da yaşayanların ya da Ankarayı ziyaret edenleri Anıtkabir, Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve burayı görmelerini tavsiye ederim.Tarihi, yapılış amacı ve şuan ki hali defalarca yazılmış ben fotoğraflarla konuya dahil olmak istedim.

Ankaradaysanız ya da Ankara'ya uğramıssanız mutlaka gezmeniz gereken bir Müze. Türk Resim sanatının önemli temsilcilerinin eserlerini sanki zamanda yolculuk yapar gibi bulacaksınız. Yenilenmiş hâliyle oldukça hoş olmus. Tek sıkıntı hafif bir yaklaşmada dâhi alarm ötüyor ve rahatsız ediyor o huzurlu ortamı bozuyor. Girişler 20 tl.

Müze kartı ile giriş yapılıyor. İçeri de birbirinden değişik , güzel eserler mevcut çocuklarınız ile gidebilirsiniz otobüsle gelindiğinde sıhhıye de inilip 15 dk yürüme mesafesi var . Gezip görülmesi gereken bir yer kesinlikle tercih edin . ?

Mutlaka ziyaret edilmeli şahane eserler çok güzel salonlarda sergileniyor. Heykeller ve tablolar çok kıymetli ve eşsiz. Çok şanslıyız Harika bir bahçe çok güzel düzenlenmiş ve ufka açık bakan manzarası Ankara ya kuş bakışı oturma yerleri uzun uzun oturmak istedik mevsim uygun değildi. Etnoğrafya müzesi ile aynı yerde.

Müzede çok fazla eski eser bulunmuyordu bu beni biraz üzdü. Modern sanat eserleri çoğunluktaydı. Binanın içi çok güzel. Biletler 25 tl. Bana pahalı geldi eser sayısına göre. Bir de keşke üniversite öğrencilerine de ücretsiz olsa giriş müzelerimizde. Yan tarafında bulunan etnografya müzesine de ilginiz varsa girebilirsiniz. Şahsen müze kartım olmasaydı ben girmezdim. İstanbuldaki Etnografya müzesinden sonra gözüme çok küçük geldi. Atatürk'ün ilk yattığı yer hemen girişte bulunuyor içeriye girip oraya bakmanızı öneririm.

6 Nisan 1980 tarihinde hizmete giren müze, 1927’de “Türk Ocakları Merkez Binası” olarak inşa edilmiş olan ve I. Ulusal Mimarlık Akımının en güzel örneklerinden kabul edilen tarihi binada yer alır. Cumhuriyet öncesi ve sonrası Türk plastik sanatının tarihinin oluşum ve gelişim dönemlerini yansıtan sanat eserlerini içeren zengin bir koleksiyona sahiptir. Müzede Osman Hamdi Bey’den Abdülmecid Efendi’ye, Şeker Ahmet Paşa’dan Fikret Mualla’ya, Şevket Dağ’dan Şefik Bursalı, İbrahim Çallı, Abidin Dino’ya çok sayıda sanatçının orijinal eserleri sergilenmektedir.

Öncelikle, Ankara Resim ve Heykel Müzesi, resim veya heykel sanatlarından birine ilgisi olmayan kişiler için ziyaret edilecek bir yer değildir. Mezkur sanatlara ilginiz olmasa da tek sefer, merağınızı gidermek için gidebilirsiniz. İki katlı olan bu komplekste kimisi çok değerli olan sanatçıların şaheser olarak adlandırılabilecek eserleri de sergilenmekte. Benim en çok hoşuma giden odası Osman Hamdi Bey ve Şehzade Abdülmecit'in bazı eserlerinin sergilendiği "Oryantalist Yorumlar Odası" oldu. Bilhassa, Osman Hamdi Bey'in "Silah Taciri" adlı resmini incelemek isteyenler gidip bunu yapabilir. Belirttiğim tablonun resmini yorumuma iliştiriyorum.

Küçük kuzenim resime ilgili ve yetenekli olduğu için onu bu müzede gezdirmek istedik. Müzekart geçerli. Güvenlik görevlileri çok fazlaydı. Ne kadar eserleri korumakla görevli olsalarda gerçekten tedirgin etti biraz. Resimleri ilgiyle inceledik gerçekten harikalardı. Ancak eserlere yakın olmasak bile gelen geçen insanlardan kaynaklı alarmlar çok sık ötüyordu bu sebeple rahatsız edici ve endişe vericiydi.

Hamamönü ile Ulus arasında sayılacak bir yerde bulunan müze büyük bir yerleşkeye sahip diyebiliriz. Müze Kart ile veya ayrıca bilet alarak girebileceğiniz bu yerde Türk Evinden birçok sanat eserine varıncaya kadar farklı türde eserleri görebileceksiniz. Eşyalarınız için müze girişinden önce emanet dolapları var ve eşyalarınızı su dahil olmak üzere buraya bırakmanız gerekiyor ki gayet de güzel bir uygulama olduğunu düşünüyorum.

Müzeye girer girmez Türk Ocağı odası ile sizi karşılıyor. Zaten burası önceden Türk Ocağı imiş sonrasında müzeye çevrilmiş. Tarihi bir bina. Türk işçileri tarafından özenle yapılmış. Resim ve heykel ilgisi olanlar saatlerce içinden çıkamaz. Birbirinden kıymetli eserler mevcut. Muze kart ile girdik. Personel ilgili. İçeri girerken rahat gezmek için eşya emanet dolapları var. Ayrıca burasının muzekestirilmesi ile ilgili yasa taslak hazırlık vesaire sunulan bir oda bile var. Eserler çok sayıda güvenlik görevlisince koruma ve gözetim altında. Çocuklu giderseniz yanınızdan ayırmayın lütfen. Herkesin görmesi gereken bir yer. Kendinizi Türk resim ve heykel sanat tarihi derinliklerinde görmek istiyorsanız en az 2-3 saatlik bir tur ile burayı gezerek yapabilirsiniz..

Müzeye girer girmez Türk Ocağı odası ile sizi karşılıyor. Zaten burası önceden Türk Ocağı imiş sonrasında müzeye çevrilmiş. Tarihi bir bina. Türk işçileri tarafından özenle yapılmış. Resim ve heykel ilgisi olanlar saatlerce içinden çıkamaz. Birbirinden kıymetli eserler mevcut. Muze kart ile girdik. Personel ilgili. İçeri girerken rahat gezmek için eşya emanet dolapları var. Ayrıca burasının muzekestirilmesi ile ilgili yasa taslak hazırlık vesaire sunulan bir oda bile var. Eserler çok sayıda güvenlik görevlisince koruma ve gözetim altında. Çocuklu giderseniz yanınızdan ayırmayın lütfen. Herkesin görmesi gereken bir yer. Kendinizi Türk resim ve heykel sanat tarihi derinliklerinde görmek istiyorsanız en az 2-3 saatlik bir tur ile burayı gezerek yapabilirsiniz..

Ankara’daki en sevdiğim müzelerden biri. Etnografya Müzesi’nin hemen yanında. İkisinde de müzekart kullanılabiliyor. Sergi salonlarının iç düzeni ve ferahlığı çok güzel ayarlanmış. Bahçesi oldukça huzur verici. Modern ve geçmiş dönemlerden birçok değerli sanatçımızın eserleri bulunan müze, mutlaka ziyaret edilmeli.

Ankara’daki en sevdiğim müzelerden biri. Etnografya Müzesi’nin hemen yanında. İkisinde de müzekart kullanılabiliyor. Sergi salonlarının iç düzeni ve ferahlığı çok güzel ayarlanmış. Bahçesi oldukça huzur verici. Modern ve geçmiş dönemlerden birçok değerli sanatçımızın eserleri bulunan müze, mutlaka ziyaret edilmeli.

I. Ulusal Mimarlık Dönemi'nin en görkemli yapılarından biri olan Ankara Resim ve Heykel Müzesi binası, 1927-1930 yılları arasında “Türk Ocakları Genel Merkezi” olarak inşa edilir. 1926 yılında açılan yarışmada, Atatürk’ün direktifleriyle Namazgâh Tepesi’nde Etnografya Müzesi’ni yapan Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu'nun projesi birinci olur ve yapının inşasına başlanır. Böylece Ankara’nın tam kalbinde yer alan Tepe’nin günümüze uzanan silueti de şekillenmiş olur. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Buradan ayrılmayı istemiyorum. Yapan eller sağ olsun” diyerek bahsettiği Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu’nun bizzat kendi elleriyle yaptığı tezyinatlarla süslü Türk Salonu, geleneksel motiflerle bezeli görkemli konser salonu ve modern yöntemlerle sergilenen paha biçilemez eserlerin bulunduğu Ankara Resim ve Heykel Müzesi, birçok ilke de ev sahipliği yapmıştır; 1931 yılında ilk Türk Tarih Kongresi bu binada yapıldı, Görkemli konser salonunda ilk Türk Operası “Özsoy” 1934 yılında ilk kez sahneye konuldu. Bina, 1975 yılının Aralık ayında resmen Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne resim ve heykel müzesi olarak kullanılmak üzere tahsis edilir. O yıllarda hayatta olan binanın mimarı Arif Hikmet Koyunoğlu’nun nezaretinde Mimar Abdurrahman Hancı’nın projesiyle aslına ve yeni amacına uygun bir şekilde restore edilmeye başlanır; 2 Nisan 1980 tarihinde de törenle müze olarak hizmete açılır. Müze, Asya-Avrupa Sanat Bienali, ulusal-uluslararası sergi organizasyonları, çeşitli sempozyumlar, toplantılar, konferanslar ve konserler gibi etkinliklerle Ankara'nın kültür ve sanat ortamına yeni bir renk ve hareketlilik getirir. Benim 2. Gelişim, ilkinde yalnız gelmiştim, bunda arkadaşımla geldik. Müze Kart ile giriş yapılabiliyor. İçeriye girerken çantaları emanet dolabına bırakıp anahtarını yanınıza alıyorsunuz. İçerisinde WC mevcut, hemen alt tarafında Müzenin Kahvesi var su ve diğer ihtiyaçlar için kullanılabilir. Yaz sezonu boyunca 18.00'da kapanıyor ancak giriş gişeleri 17.45'den sonra ziyaretçi alamıyor. ❤️

I. Ulusal Mimarlık Dönemi'nin en görkemli yapılarından biri olan Ankara Resim ve Heykel Müzesi binası, 1927-1930 yılları arasında “Türk Ocakları Genel Merkezi” olarak inşa edilir. 1926 yılında açılan yarışmada, Atatürk’ün direktifleriyle Namazgâh Tepesi’nde Etnografya Müzesi’ni yapan Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu'nun projesi birinci olur ve yapının inşasına başlanır. Böylece Ankara’nın tam kalbinde yer alan Tepe’nin günümüze uzanan silueti de şekillenmiş olur. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Buradan ayrılmayı istemiyorum. Yapan eller sağ olsun” diyerek bahsettiği Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu’nun bizzat kendi elleriyle yaptığı tezyinatlarla süslü Türk Salonu, geleneksel motiflerle bezeli görkemli konser salonu ve modern yöntemlerle sergilenen paha biçilemez eserlerin bulunduğu Ankara Resim ve Heykel Müzesi, birçok ilke de ev sahipliği yapmıştır; 1931 yılında ilk Türk Tarih Kongresi bu binada yapıldı, Görkemli konser salonunda ilk Türk Operası “Özsoy” 1934 yılında ilk kez sahneye konuldu. Bina, 1975 yılının Aralık ayında resmen Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne resim ve heykel müzesi olarak kullanılmak üzere tahsis edilir. O yıllarda hayatta olan binanın mimarı Arif Hikmet Koyunoğlu’nun nezaretinde Mimar Abdurrahman Hancı’nın projesiyle aslına ve yeni amacına uygun bir şekilde restore edilmeye başlanır; 2 Nisan 1980 tarihinde de törenle müze olarak hizmete açılır. Müze, Asya-Avrupa Sanat Bienali, ulusal-uluslararası sergi organizasyonları, çeşitli sempozyumlar, toplantılar, konferanslar ve konserler gibi etkinliklerle Ankara'nın kültür ve sanat ortamına yeni bir renk ve hareketlilik getirir. Benim 2. Gelişim, ilkinde yalnız gelmiştim, bunda arkadaşımla geldik. Müze Kart ile giriş yapılabiliyor. İçeriye girerken çantaları emanet dolabına bırakıp anahtarını yanınıza alıyorsunuz. İçerisinde WC mevcut, hemen alt tarafında Müzenin Kahvesi var su ve diğer ihtiyaçlar için kullanılabilir. Yaz sezonu boyunca 18.00'da kapanıyor ancak giriş gişeleri 17.45'den sonra ziyaretçi alamıyor. ❤️

I. Ulusal Mimarlık Dönemi'nin en görkemli yapılarından biri olan Ankara Resim ve Heykel Müzesi binası, 1927-1930 yılları arasında “Türk Ocakları Genel Merkezi” olarak inşa edilir. 1926 yılında açılan yarışmada, Atatürk’ün direktifleriyle Namazgâh Tepesi’nde Etnografya Müzesi’ni yapan Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu'nun projesi birinci olur ve yapının inşasına başlanır. Böylece Ankara’nın tam kalbinde yer alan Tepe’nin günümüze uzanan silueti de şekillenmiş olur. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Buradan ayrılmayı istemiyorum. Yapan eller sağ olsun” diyerek bahsettiği Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu’nun bizzat kendi elleriyle yaptığı tezyinatlarla süslü Türk Salonu, geleneksel motiflerle bezeli görkemli konser salonu ve modern yöntemlerle sergilenen paha biçilemez eserlerin bulunduğu Ankara Resim ve Heykel Müzesi, birçok ilke de ev sahipliği yapmıştır; 1931 yılında ilk Türk Tarih Kongresi bu binada yapıldı, Görkemli konser salonunda ilk Türk Operası “Özsoy” 1934 yılında ilk kez sahneye konuldu. Bina, 1975 yılının Aralık ayında resmen Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne resim ve heykel müzesi olarak kullanılmak üzere tahsis edilir. O yıllarda hayatta olan binanın mimarı Arif Hikmet Koyunoğlu’nun nezaretinde Mimar Abdurrahman Hancı’nın projesiyle aslına ve yeni amacına uygun bir şekilde restore edilmeye başlanır; 2 Nisan 1980 tarihinde de törenle müze olarak hizmete açılır. Müze, Asya-Avrupa Sanat Bienali, ulusal-uluslararası sergi organizasyonları, çeşitli sempozyumlar, toplantılar, konferanslar ve konserler gibi etkinliklerle Ankara'nın kültür ve sanat ortamına yeni bir renk ve hareketlilik getirir. Benim 2. Gelişim, ilkinde yalnız gelmiştim, bunda arkadaşımla geldik. Müze Kart ile giriş yapılabiliyor. İçeriye girerken çantaları emanet dolabına bırakıp anahtarını yanınıza alıyorsunuz. İçerisinde WC mevcut, hemen alt tarafında Müzenin Kahvesi var su ve diğer ihtiyaçlar için kullanılabilir. Yaz sezonu boyunca 18.00'da kapanıyor ancak giriş gişeleri 17.45'den sonra ziyaretçi alamıyor. ❤️

Ankara Resim ve Heykel Müzesi, mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından Türk Ulusunun Büyük Lideri Atatürk yönetiminde 1927 yılında kurulmuş. Müzeye girer girmez Türk Ocağı odası var. Zaten burası önceden Türk Ocağı imiş sonrasında müzeye çevrilmiş. Tarihi bir bina ve binanın iç mimarisini çok sevdim. Eski zamanlara götüren bir havası vardı. Modern ve geçmiş dönemlerden birçok değerli sanatçının eserleri vardı. Yaklaşık 2-3 saat müzeyi gezdim ve eserleri inceledim. - Müze Kart ile giriş yapılabiliyor. Müze kartınız yoksa da bilet fiyatı 35 TL . Öğrenci bileti yok. İçeriye girerken çantaları emanet dolabına bırakıp anahtarını yanınıza alıyorsunuz. Çantayla gezmek yasak. İçerisinde WC mevcut, hemen alt tarafında Müzenin kafesi var su ve diğer ihtiyaçlar için kullanılabilir.- içeride bir çok güvenlik var ve eserlerin etrafında alarmlar var çok fazla yaklaştığınızda alarmlar çalıyor. Benim gezmekten çok keyif aldığım bir müze oldu . Gidip gezeceklere iyi gezmeler ?

Ankara Resim ve Heykel Müzesi, mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından Türk Ulusunun Büyük Lideri Atatürk yönetiminde 1927 yılında kurulmuş. Müzeye girer girmez Türk Ocağı odası var. Zaten burası önceden Türk Ocağı imiş sonrasında müzeye çevrilmiş. Tarihi bir bina ve binanın iç mimarisini çok sevdim. Eski zamanlara götüren bir havası vardı. Modern ve geçmiş dönemlerden birçok değerli sanatçının eserleri vardı. Yaklaşık 2-3 saat müzeyi gezdim ve eserleri inceledim. - Müze Kart ile giriş yapılabiliyor. Müze kartınız yoksa da bilet fiyatı 35 TL . Öğrenci bileti yok. İçeriye girerken çantaları emanet dolabına bırakıp anahtarını yanınıza alıyorsunuz. Çantayla gezmek yasak. İçerisinde WC mevcut, hemen alt tarafında Müzenin kafesi var su ve diğer ihtiyaçlar için kullanılabilir.- içeride bir çok güvenlik var ve eserlerin etrafında alarmlar var çok fazla yaklaştığınızda alarmlar çalıyor. Benim gezmekten çok keyif aldığım bir müze oldu . Gidip gezeceklere iyi gezmeler ?